21 Eylül 2019 Cumartesi

Mürebbiye - Hüseyinn Rahmi Gürpınar

Lise yıllarında yazarın kuyruklu yıldız altında izdivacını okumuştum. Babamların köy kitaplığında ince , eski basım bir kitaptı. Pek detay hatırlamasam da çok çetrefilli karışık bir oyundu. Aradan yıllar geçti. Edebiyat öğretmeni olan kuzenin kitaplığından Şık adlı bir kitabını okumuştum. Ne oldum budalası insanları oldukça muzip bir dille anlatıyordu biraz da ağır bir dil tabi. 

Aradan yıllar geçti yazarı unuttum gitti. Bir süredir de depresif kitaplar okuyorum değişiklik olsun diye Türk Klasiklerinden okumak vardı aklımda.  Ahmet Hamdi , Ahmet Mithat ve  Hüseyin Rahmi gibi.

 Elimde de Ahmet Hamdi vardı. Baktım baktım okuyamadım. Her zaman gittiğim ikinci el kitapçıya gittiğim gibi ilk elime mürebbiye geldi.


Tek kitap alıp gelmedim, gelemiyorum.  Abartmayaçağım dedim 5 kitap aldım. 
Montaigne denemeleri yeğenim aldı. 
Allahım daha dünkü çocuk büyüdü de aynı kitapları mı okur olduk!
Bu konuda çooook şey yazarım ama konu bu değil,  kitap.
Sahafları toplamadan eve geldim.
Eve geldiğim  gibi de kitaba başladım. 
Pek eğlendim, yuh dedim .
Pembe dizi izler gibi kitabı okudum.


Sonradan görme insan profilini bir kez daha gördüm. Sonunda başka birini bekliyordum şoka girdim.
Kitap güzeldi siz en iyisi alıp okuyun.
...

Kitap okumak sizede terapi gibi geliyor mu? Hele soğuk kış günlerinde bir elinde çayın bir elinde kitabın ne güzel oluyor.
Bir türlü geçmediğim sınavımı düşünmemek için kendimce bir unutma yöntemide olabilir.
Sınava rağmen kitap önerileriniz açığım :(
...

Geçen ay kasfetli kitaplar almıştım az biraz okudum bıraktım. 


Az biraz dediğim ikisini okudum " bitik " kaldı.

Bu ay sahaftan kolay okunacak kitaplar aldım daha kitap almam diyordum ki durmadım.
Arkadaşın doğum günü hediyesi için kitap siparişi vermişken kendimede kitap aldım. Hatta ileriye gidip arkadaşa aldıklarımdan birini kendime mi ayırsam diyorum.


Yok yok o kadar da değil 
:)
Yalnız kıza seçtiğim kitaplara bakar mısınız,  tamamı ile kendi tarzım. "Genç kız kalbini" bilmiyorum sırf Türk klasiği olsun diye aldım. 
 Bu arada kendime Doppler 'i aldım.  Yazarı tanımam etmem. Norveç'in en çok satan yazarıymış. Kitaba başladım da sonunda "devam edecek" yazıyor.  "Bildiğimiz dünyanın sonu" devam mı acaba, bilgisi olan var mı?

17 Eylül 2019 Salı

İclal Aydın ile havadan sudan

İclal Aydın ne sunuyordu?
 Pek severdik kendisini, samimi bulurduk.

Kitaplar yazdı ama okumadım. Sevmem ben popüler kişilerin kitap yazmasını. Birileri onların adına yazıyor da onlar hırsız gibi üzerine konuyor hissi veriyor. 
Bu fikrim İclal Aydın için geçerli değil ama. Sonuçta bir birikime sahip kadım.

Parçalanmış bir ailenin mutlu olmak için çabalayan bir bireyi olarak gördüm kendini. Kendini acındırmayan güçlü başarılı bir bireyi. 
Bir ara evlendi boşandı Tuna Kiremitci ile anıldı falanlar filanlar. O zaman üzülmüştüm. Bir insanın istediği para pul makam mevki değilde samimi bir ilgi olduğunu bir kez daha görmüştüm. Tamam bunları isteyen pek çok kadın var, konuda bu değil zaten. İclal Hanımın böyle bir şeye ihtiyacı yok, zaten başarılı. 
(Bu aralar biraz duygusal takılıyorum galiba)


Daha önce hiç kitabını okumadım diyorum, pek emin olamadım.
Ablam almış kendine Üç Kız Kardeş'i

 Acı tatlı tüm zorlukları ile bir aileyi anlatmış kitap.
Evet yaşananlar acı , hayat daha da acı.
Kitapta  tüm zorluklara rağmen birbirine destek olan bir aileyi görüyoruz.  Gerçek hayatta  bu şekilde olmuyor çoğu zaman.
En yakının dediğin kişiden yara alıyor insan.
...
 Kitabı beğendim mi?
Pek emin olamadım. 
Ebedi bir dili yok.
Hikayeler bildik ama güzel derlenmiş, sıkmıyor.
Zaman kavramı bende koptu. ne zaman yazılmış, aradan kaç yıl geçmiş emin olamadım. O duygu pek verilmemiş.
Onun dışında güzel , yolda izde tatilde okunacak cinsden.
Bende öyle yaptım ve tatilde okudum.
Normalde arabada kitap okuyamam ama okudum.
Neymiş insan değişebiliyormuş.

Normalde 07.15 deki otobüsü kaçırsam bırakın o  tatili o yıl tatil yapmaz kendimi yorardım.
Yaş aldıkca sakinleşiyorum.

Amasra'ya gittiğim arkadaş grubu ile yazışıyoruz, arkadaş ''her şey beni buluyor'' dedi. Her şey seni bulmuyor. Ufak tefek olaylar herkesin başına geliyor  ama insanlar önemsemiyor.


İş yerinde yaptığım iç bir iş beğenilmiyor. ''Ne yapıyorsun ki, kes kopyala!'' diyen bir  patronum var. İzin istemeye gelince tüm işler bana bağlıymış da ben gidince olmayan sistem  bir anda çökecekmiş gibi davranıyor.
Buna rağmen 3 gün izin aldım, Amasra'ya gittim. Arkadaşdan  dolayı bir günüm ziyan oldu iki gün kaldık döndük.

Bursa'ya gittik, ablama rehber koltuğunu almayalım dedik. Aldı. Kendi oturmadı biz oturduk, perişan olduk.
İğneadaya gittik ablamın uyuşukluğu yüzünde otobüsü kaçırdık.
Bu tarz olumsuzluklar hep oluyor diye biz şimdi tatile çıkmayalım mı?


10 Eylül 2019 Salı

Blog da bu ay

Yazmak için ne çok konu birikti.
 Kısa da olsa tatile gittim, kitaplar okudum. 
Çiçekler büyütmeye çalıştım bir kısmını tutturabildim, bir kısmını beceremedim. 
Yeni kararlar aldım, Yeni huylar geliştirdim.
Konuşacak arkadaş kalmadı madem bloga yazayım dedim. Eski keyfi alamadığımı fark ettim. 
Beni bu kadar yazmaya yönlendiren neydi dedim. Okul bitmişti arkadaşım yoktu falan. 
Şuan bakıyorum da arkadaşım varmış . Yani şuan ki duruma göre az ve öz kaliteli bir çevrem varmış. Şuan ki çevremle sadece dedikodu yapmak için bir araya geliyormuşum. 

Daha önce yaptığım bir şey yapıp blog da bu ay postu hazırlayacağım.

...
 Bloğu boşlamaya başlamam 2018 de başlamış. Hep iş yerinde mutlu olmama da kaynaklanıyor diye bahane bulacağım da değil. İş değiştirmedim. Daha zinde ve pozitifim. Çünkü sağlıklıyım. Sağlıklı olmanın verdiği haz başka bir şeyde yok. 


Ciddi bir sıkıntım yok çok şükür, kan değerlerim çok düşük. Alerjide var çok çabuk hasta oluyorum ve iyileşme süreci ağır ilerliyor. Hal öyle olunca yaşam enerjisi kalmıyor. Tabi bunda İstanbul'un kalabalık olması da bir etken. Son kırıntı halindeki enerjim kalabalıkta emiliyor resmen :)

...
2017 eylülünde  pek de beğenmediğim bir kitabı paylaşmışım.


Nereden başlasam demişim, özet yapmışım. Aklımdan geçenlerde değişen bir şey yok. 
Almış olduğum mesleki sertifikaları hiç kullanmadım. Öz geçmişimi dolu göstermek dışında bir işe yaramadılar. Bu senede bir yenisini ekledim. Yine kullanmayacağım amaç öz geçmiş dolu olsun.

''Sadece insan olduğum için değerli hissetmek istiyorum'' demişim. 
Ne güzel demişim de olmuyor. Mütevazi olmaya çalışıyorsun, hiç bir şey bilmeyen insan muamelesi görüyorsun. 
...

2016 İstanbul da gezmek isteyip de tadilatta olduğu için gezemediğim yerleri yazmışım. O zaman bu yıl bitmeden bu hedefimi gerçekleştireyim. İlave edip yeni açılan Tekfur sarayın da ekleyeyim. 


Pinterest acılıyor demişim. Ne çok sevinmişim. Küçük şeylerle mutlu olmak önemli tabi. 
Köyden dönmüşüm tatilden dönmek zor demişim. Cidden zor, son tatilden gece yarısı döndük direk çamaşırları ayırdık renkli beyaz diye bir postayı geceden bir postayı sabahtan yıkadık da o ütüler hiç bitmedi :( 
Köyden dönmüş de bolca köy yazmışım, güzel güzel. Bu sene gidemedim. Resmen içimde kaldı. 

 Köy paylaşımlarına muhakkak bakın 
1, 2 , 3 


Ben bunları paylaşırken instagram bu kadar meşhur muydu bilinmez. Bildiğim bir şey var ki korka korka paylaşım yaptığım. Mazallah çocukken dalına salıncak yaptığım elma ağacına kırk tane salıncak kurar da ağacı kuruturlar. 


2016 da defterdarlığa dilekçe vermişim, hala sonuçlanmadı :( Üzerine konuşacak o kadar çok şey var ki. 

...
2015 eylülün de  de köyden dönmüşüm. Santa harabelerini paylaşmışım. Ne güzel gündü. Daha sonraları da gitmiş olmama rağmen aklımda hep bu gezi var. Muhtemele popüler oldukta sonra hevesim kaçmıştır. Tabi bunda yapının üzerine yazı yazan geri zekalıların etkisi de göz ardı edilemez. 

Santa harabeleri

Köyde de güzel gezmişim, bir göz atın derim. 

 Hamsiköy
 mis mis :)

...
2014 eylülde neler neler yapmışım öyle .

Beyoğlu sahaflara gitmişim  bir iki defa


Baktım da okumadığım kitaplarım var daha :( 
Silahlara Veda, 
Avrasyalı olmak ( yarım kaldı ),
 Allah'ın Askerleri 
Okunmayı bekliyor. 

Eğil Dağları ( dili inanılmaz ağır geldi okuyamadım )  ve Gökyüzü Mavi kaldı  ( ilgimi çeken kısımları okudum ) 'yı kuzenime verdim. 

Yaz okuma şenliği sona ermiş. Allah'ım nasıl zevkle okur bir de foto çekerdim .

Hint sineması izlemişim. Hint filmi candır der ve iki filmi de izlemenizi tavsiye ederim. 
Barfi, Main Hoon Na  ( filmin son sahnesini düşündükçe ağlayasım geliyor ) 

Yeğenimle vakit geçirmiş, kırtasiye alışvelişi yapmışım sahaftan kitap almış ama okumamışım. Hoş defterleri de yeni yeni kullanmaya başladım :)


Kaktüslerimi paylaşmışım. O zamanlar minik olanların bir kısmı kocaman oldu bir kısmı kurudu gitti.  İlgim değişmedi. Yine kaktüslerimle ilgileniyorum. Büyüyenleri yüzüne bakmıyorum o ayrı dava. Çünkü büyütme aşaması ilgimi çekiyor. 


2013 Eylül ayı en verimli yıllarımı en güzel aylarım. Blog yazıyorum heyecanı ile her şeyi paylaşıyorum .
Güzelde kitaplar okumuşum. Nar ağacı'nın yerini tutacak  bir kitap düşünemiyorum ya da İtalo Calvino yerini tutacak bir tür. 
Okuma Şenlikleri devam ediyor. Güzel güzel kitaplar okumuşum. 



...

2012 eylül ayında ne çok yazmışım, bakarken yoruldum resmen. 
Sahaflara gitmişim. Aldıklarımı okumuşum ( yazarken kendim bile şaşırdım. ) 


Göktürk'ün 7. yaş gününü kutlamışız. Ne çirkin fotolar çekmişim. Yinede çocuğun büyüdüğü gerçeği değişmiyor. 14 yaşına girecek! Allahım yaşlanıyorum. 
tamam konu bu değildi. Göktürk kocaman oldu, abi de oldu. İkinci yeğenle birlikte fıtrat denen kavramı gördük. Aynı aile ama farklı çocuklar. Göktürk ne kadar sakinde Öykü o kadar gürültülü. 
Bahsettiğin Duru da büyüdü. İnanılmaz sakin bir ergen. Her şey çok mu çabuk değişiyor?

Halamın taşınmasından kuzenlerin kitaplarından bahsetmişim. Hepsi evlendi kendi düzenlerini kurdular. İş telaşesinden onların taşınma yerleşme düğün dernek muhabbetlerine dahil olmadık :(

Hediyeleşmişim birileri il. Bloga girme sebebim de oydu zaten. Arkadaşa hediye kutusu yapacaktım. Neler yaparmışım eskiden diye bakayım dedim. Saatlerce oturdum yazı yazdım en iyisi ben bu yazıyı burada bırakıp başka şeylerle meşgul olayım. 

 
Bardağı kırmadım çok şükür kullanıyorum. 


Etamin panoyu uzun süre kullandım. Şuan kaldırdık yerinde şapka asılıyor :) Seyyah gülü eline sağlık. 
2012 de çok şey yapmışım, daha doğrusu her şeyi paylaşmışım. Yaz yaz bitmez. En iyisi ben burada bitireyim. Sizlerde böyle yapın zevkli oluyor. 
Eski yaptıklarımı görüp yeni hedefler oluşturmama yardımcı oluyor. Tavsiye edilir. 
















3 Eylül 2019 Salı

Babalar ve Oğullar

Ramazan kitap fuarında aldığım kitaplardan biri daha bitti. Aldığım  kitapları çok bekletmeden okumak istiyorum. En az yarısı bitmeden yeni kitap alamama kararı aldım. Ne zaman kadar uygularım bilemiyorum.

Rus edebiyatını hep sevmişimdir. Her şey fazla gerçekçi.
Kitap özeti kuşaklar arası çatışma diyor. Bana  sorarsanız  ne oldum budalası olmaktan başka bir şey değil. Sonuçta iki farklı karakter var. Zengin aile çocuğu Arkadiy Petroviç ve onun nihilist arkadaşı Bazarov. 
Yoksa sizde benim gibi kelimenin ne olduğunu bilmiyorsunuz !
Ah cahil biz :)
...
Hiççilik ya da nihilizm veya yokçuluk; 19. yüzyıl ortalarında Rusya'da, özellikle genç entelektüel kesim arasında taraftar bularak yükselen ve bu nedenle kendine büyük felsefi akımlar arasında yer edinen bir felsefî yaklaşımdır.
...

Çevremde bu karakterden bolca olduğunundan kitabı fazla gerçekçi buldum. İlgisiz bir aileden  gelip üniversite okuyan pek çok erkek bu şekilde kasıntı. İlla bir şeylere muhalefet olunacak. İlla ben her şeyi biliyorum modu! Olmazsa olmaz.
Ha birde bu kasıntılara hayran kız güruhu var ki Allah muhafaza. Ne yer ne içer de bu  kafadalar anlamış değilim.
Neyse ki konu bu değil yoksa üstüne uzun uzun yazacağım.
Siz en iyisi kitabı okuyun.