20 Mayıs 2020 Çarşamba

Adnan Binyazar ve Kitap Okuma Çabalarım



Değişik dönemlerden geçiyoruz. İnsanın kararları, düşünceleri dış etkenlere bağlı olarak sürekli değişiyor.
Bu değişken dünyada kendimi kitaplara vermeye çalışıyorum. Bazen başarılı oluyorum, bazen satırlar arasında boğulacak gibi hissediyorum.
Yine de kendimi meşgul edecek bir şeyler bulmaya çalışıyorum.
Etamin işleyip kenara atıyorum mesela. Onca işleme ne olacak karar vermeden yığılıyorlar. Bakıyorum ‘‘ hııım güzelmiş ’’ diyorum ama devam yok.
Galiba bu süreçte dikiş dikmeyi öğrenmeliyim.

Kitap okurken de ağır kitap okuyamıyorum. Hay Bin Yekzan Mesela kaç kere elime aldım yok okuyamıyorum. Aklımdan Mukaddime  okumak geliyor. Çok kalın diyorum. İbni Arabi diyorum yok o da ağır geliyor.

Kitap yurdunun 5 kitap 20 lira kampanyasından kısım kısım kitaplar aldım onları okumaya çalışıyorum. Bazılarını beğeniyor bazılarını zaman kaybı buluyorum.



Karantina günlerinde bolca Sinan Canan Dinledim. Notlar aldım, onları temize geçeceğim. Tabi ki uygulama için planlar yaparak.

Bu söre zarfında okuyup zaman kaybı bulduğum kitapları istegramda paylaşmıştım.


İstegramı arkadaşların zoruyla açtım 5 kitap okuyorsam 1 tane paylaşıyorum. Biraz zaman kaybı mı bana mı öyle geliyor.

Kafamdakileri toparlamak için yazmaya ihtiyacım var. Yazmazsam dağınıklık içinde kaybolacağım sanki.

Günlük tutayım dedim yok yapamadım. Gıybet olmasın diye içime attıklarımı yazdığımı fark ettim. Eee konuşmaktan farkı ne.

Ara ara okuduğum kitaplara notlar düşüyorum ‘‘Karantina günleri; bugün bu kadar kişi öldü ama insanlar çoook umursamaz. Çocuklar uçurtma uçuruyor, emmiler çimde yatıyor, teyzeler yün ayıklıyor ’’ falan gibi.
Yıllar sonra kitabı eline alan kişi duygularımı anlar mı?
‘‘Yün de neymiş ’’ der mi ?


Neyse ki bu süreçte okuyup beğendiğim. Dinleyip mest olduğum müzikler de var.

Adnan Binyazar  bu süreçte keşfettiğim yazarlardan. Geç keşfettim ve sevdim. 


İki kitabı biraz ard arda okuyup kendimi kasvetlere sokmuş olabilirim.
Sonuçta yalnız bir adamın kaleminden çıkmış yazılar.
Yalnızlığı çok hoş işlemiş.



Geçen sene Saik Faik’in Alamedağ da var bir yılan’ı okurken ne sıkılmıştım. Halbuki aynı ruh hali. Benim Ruh halim demek ki geçen sene çok farklıymış.

Neyse efendim daldan dala kona ruh halimle sizi daha fazla sıklamdan gideyim. Bu arada iki kitabı da tavsiye ederim.
Yazarı tanımak için uygun kitaplar mı bilemem tabi.



7 Mayıs 2020 Perşembe

Kafalar Karışık # 2



Zaman çok hızlı akıyor ve hızını takip edemiyorum. Bir karar alıyorum öyle şeyler oluyor ki o karar artık ehemmiyetsiz oluyor. 
Eskiden olsa ''İnsanoğlunun fikirleri ne çabuk değişiyor'' derdim. Şimdi biraz daha farklı düşünüyorum. Fikirlerin değişmesi ne istediğini bilememek değil şartların çok çabuk değişmesiymiş.


Son yazıyı yazalı iki ay olacak. 
Afyon'a kaplıcaya gitmiştim. Giriş yazısı yayınlayıp devamı için iki yazı  hazırlamıştım. Ehemmiyeti kalmadı. 
Daha doğrusu ben öyle düşünmüştüm, yanıldığımı gördüm.

...

Her fırsatta işimi sevdiğimi ama muhattab olduğum çevreden rahatsız olduğumu söyler dururum. 
Önümde başarılı olmayı bekleyen bir sınav olduğundan bahaneler sundum durdum kendime. '' sınavı geçeyim, kesin iş değiştireceğim.''
Sınavı geçmek nasip olmadı, hem de 5 defa. Sınavda başarısız olmanın verdiği moral bozukluğu mu yeni iş bulamadığım için sevmediğim insanlarla yola devam etmem gerektiğine mi üzülsem bilemedim.

Afyon'a giderken inanılmaz kararsızdım. Sevmediğim bir yerde günlerimi ziyan edeceğim diye. 
Zihinsel olarak o kadar yorgundum ki sadece uymak için bile giderim dedim ve gitti. 
Bolca düşündüm. Beni değersiz hissettiren bir yerde uzun kalmayacağım dedim. Mart sonu işten çıkar mayısta gerçekleşecek sınavıma çalışırım diye planlar yaptım. 

Tatil bitti, kimseyi umursamadan bir iki hafta geçirdim ama bir yere kadar. Ben bu şartlara uzun süre katlanmayacağım demiş oldum işverene. O da ''tamam, yaz istifanı '' dedi. 
Durumu kardeşimle konuşunca istifanı yazılı vermemi biraz daha beklememi söyledi. Düşününce neden ben çıkıyorum ödesin tazminatımı moduna girdim ve istifamı vermedim. 
Sonra vaka sayıları artmaya başladı. İşveren istemese de izne çıkmış olduk. 

6 hafta izin kullandım. Biraz okudum, biraz etamin işledim. Bolca hayal kurdum ve düşündüm. 
Yok aslında çok düşünmedim her şeyi akışına bırakmam gerektiğini ve az biraz yavaşlamam gerektiğini fark ettim. 
Evet gelecek için para biriktirmem gerek ama nereye kadar kendini yıpratır bir insan. 

Ne olursa olsun bu ekiple iş hayatıma devam etmeyeceğim dedim ve işe döndüm.

Döndüm ki işveren ve şakşak takımı bıraktığımdan daha fenalar. 
 Bir şey var ama ne kestiremiyor insan.
İlk günün akşamı iş görüşmeleri başlayınca az biraz bir şey tahmin edebiliyor insan. Hadi ben sivrildim de tüm kadro mu değişir ? Yada biriyle yollar ayrılırken diğerlerine göz dağı vermek mi? 
Neyse ne, düşünmeyeceğim dedim. Tek bir şey istiyorum çirkinleşmeden yolları ayırmak. 

Mümkün mü?

Ofise geliyorum ama yorum yapmak, dedikodu yapmak yok dedim. Kimseye içimi dökemiyorum. O yüzden yazayım dedim. 
Detaylara girmeyeceğim ki yıllar sonra okuyup sakinliğimi kaybetmeyeyim. 

Güzel haberlerle geri dönmek ümidi ile Allah'a emanet olun.