30 Mayıs 2017 Salı

Iskender Pala - Kırk Güzeller Çeşmesi

Yazarın dilini sevsemde her zaman okunmuyor. Ara verdim diye mi bilinmez dili çok ağır geldi. Her zaman kitap üzerine not alırım bu kitapta alamadım.  Belkide sınırlı zamanlarda elime aldım diyedir okurken zevk almak yerine okusamda bitse dedim.


Okurken "yazar ne güzel yazmış" desemde bir sonraki parça da Allahım iki sayfalık bir yazı bu kadar mı ağır ilerler demek zorunda kaldım.  
Neymiş bazı kitapları bitirmek için değil ara ara zevk almak için okuyacakmışız.

Kitaba değinsem mi bilemedim. 

Peygamber efendimizin "her kim benim hadislerimden kırk tanesi belleyip başkalarına da öğretirse, kıyamet gününde Allah onu bilginler ve fakihler arasında diriltsin" desturundan yola çıkılarak yazılmış 40 adet öğüt. 
Öğüt ama anlayabilene,  benim gibi dili ağır bulanlara değil. 
Siz benim gibi yapmayın sakin sakin okuyun efendim.


Beyoğlu sahaflardan okunan bir kitap daha, benden bu kadar efendim. Allahak emanet olun,  hayırlı ramazanlar.

23 Mayıs 2017 Salı

HAVADAN SUDAN # 4


22 Mayıs 2017


Söze nereden başlasam bilemedim.

Hayatımızın her aşaması bir telefon tuşuna bakıyormuş.
Sabah kalıyoruz ilk iş geceden kurulan saati kapatmak oluyor,  ardından hava durumu. Araba kullanan, ofiste çalışan kişi hava durumuna bakar mı bilmem ama 
açık alanda çalışınca mecbur bakıyor insan.

Mesajlar, mailler,  herşey tek telefonda. Tek telefonda elinizden alınınca insan her şeyin altüst olacağını sanıyor ama oluyormuş.  
Telefonumda  sorun vardı iş yoğunluğundan baktıramıyordum. İş telefonu ile idare edip gidiyordum. İşten ayrılınca vaktim bana kaldı. Telefonu servise verdim. Şirket bilgisayarınıda iade ettim, kaldım mı tablete. Evin sınırsız olması gereken interneti de sınırlı zamanlarda çalışınca netten bayağı uzak kaldım. 

Döndüm inşallah, bakalım kimler neler yapmış. 

 Bu arada ne zormuş tabletten yazı yazmak. Sabrımın elverdiği ölçüde bir şeyler ilave ederim artık.  

En son 7 mayısta havadan sudan yazmışım.  AÖF sınavından çıkıp kitap almışım.  Tek bir kitap bile okumadım.  AÖF sınavlarında birbirinden kötü geçti. 
Sanat Tarihinden 20 almışım mesela.
Bir başka dersten 28 !
Kendi kendimi nazar ettim galiba. Halbuki  herşeye yetebileçeğim konusunda inancım tamdı.

İş, okul, spor ve hobiler. 

Her birini teker teker bıraktım. 
Şuan evdeyim, nereden başlasam bilemiyorum.  
Baş ucumda bir kaç kitap ve dergi var. Her gün olmasada gün aşırı bir şeyler okumaya karar verdim.

Tez yazmam gerek ama bilgisayarım yok. Genel olarak bitti gibi olduğu kadarını düzenleyip hocaya göstermem gerek. Tabletten bir deneyeyim. 
Dikiş konusunda her şeyim yarım. Etek diktim, belini beğenmedim.  Söktüm ama yeniden dikmedim. İki tane de yarım yeleğim var.


23 Mayıs 2017

Bir ay önce çalıştığım projeden ayrıldım.  Daha sonrada izne ayrılan arkadaşların yerine baktım,  yeni insanlar tanıdım.  İnsanlarla uğraşmak ne zor bir kez daha gördüm.  
Her şeyi kendilerin bildiğini sananlar, yüze gülüp arkadan çekiştirenler.
Insanlardan soğuttunuz resmen.
Bu bir aylık süreçte bir yıldır yorulmadığım kadar yoruldum. İki vasıta ile gittim , geldim. Tüm günüm yollarda geçti.  
Rabbim İstanbul trafiğine girene sabir versin.

Niyetimde köyü ve Sinop ta öğretmenlik yapan kuzenimi ziyaret etmek vardı nasip olmayacak galiba.

Ramazanda evdeyim artık ne yemiş, içmişim paylaşacağım. 
"Ev Kızının Güncesi"  olarak devam edeceğim.  Tamam şaka o kadar da değil.  Sadece buzlu kahve denemeyi düşünüyorum onu paylaşırım. 

Bir heves katı meyve sıkacağı aldık, koyacak yer bulamadık kutusunda duruyor. 
Bu ramazan bütün meyve sebzeleri makinadan geçireceğim dedim de kim yıkayacak o makinayı. 
Dahası makinaya güç uygulamam gerekiyormuş.  Kendi gücümle sıkarak yapacaksam devasa makinaya yarı maaşımı verir miydim? Aklımdan geçeni kendisi yapmalı,  kendi kendini yıkamalı. 
Şaka bir yana havuç suyu yapayım dedim, üstten baskı yapmam gerekiyormuş. Yapamadım, yapacağımıda sanmıyorum. Benim gücümün yetmediği ablamlar hiç yapamaz.

Ev kızı karışmış evini toplamaya gider, dönünce herkesi ziyarete çıkacağım.
 Kalın sağlıcakla. 

9 Mayıs 2017 Salı

Sirkeci 8. Dergi Fuarı

Dergi fuarı fikri çok hoş olsa da sadece belli kesime hitap eden dergilerin olması üzücü. Gecen sene alıp ta yüzüne bakmadığım dergilere olduğu için bu sene alacağım dergilere önceden karar verip öyle gideceğim dedim ama olmadı. İstediğim dergiler mevcut değildi. 
Bende kendimi kaptırmayayım dedim ve 3-5 dergi ile eve döndüm.


Hafta içi olduğundan mı  bilinmez katılım azdı. 


Dergilerin pek çoğunu beğensem de fuara özel indirim olmadığı için sadece üç sayı aldım. Her biri 7 lira. Lütfettiler 21 liranın birini almadılar.


Aklımda yedikıta dergisi vardı. Vaktinde ocak sayısını alsam mı almasam mı kararsızlığını yaşamış, almamıştım. Fuarda alırım dedim fuara geldim, ocak sayısı kalmamış.  İyi madem başka sayı alayım dedim. 2015, 2016 mart sayılarını aldım. Otobüse binip kurcalamaya başlayınca aradığım derginin bu olmadığını görmüş oldum :)
Bu arada iki dergiye 10 TL verdim.


Normalde her standı gezmedim. Nedense burada durdum kaldım. Satıcı sakin sakin oturuyordu '' derginizi tanımıyorum '' dedim. Sağ olsun ilgilendi. Kibar bir Beyefendi dergi yazarlarındanmış. ''yeni bir dergiyiz, edebiyat mezunu bir arkadaşımız bizi 50 yaşından sonra keşfetti böyle bir yola girdik'' dediler.  
Şimdilik iki hikaye okudum. Günümüz konularına değinen hikayelerdi, pek sevemedim.  Belki ilerleyen aşamalarda beğendiğim yazarlar / hikayeler çıkar. 
Derginin son sayısını aldım  7 TL.


Derin Tarih özel sayıyı vaktinde de çok istemiştim. Hatta o dönemler biz dergiye aboneydik. Keşke özel sayıyı da talep etseydik dediğimi hatırlıyorum. 
Endülüs her zaman ilgimi çekmiştir. Avrupayı merak etmem, hiç ilgimi çekmez ama Endülüs'e gitmek isterim. 
Daha önce Roger Garaudy ' e ait Endülüs'te İslam  eserine başlamış yarım bırakmıştım. Olur da işten ayrılırsam biraz kitaptan biraz dergiden okuma yapacağım. 


Dergilere toplu bakacak olursak 7 adet dergi. Bir senede biter mi? Normalde biter ama evdeki dergi stoğunu görseniz hangi birini okuyacaksın dersiniz. 


2015 de Derin Tarihe, 2016 'da da Atlas + Atlas Tarihe abone olduk. Her dergiden bir parça okumuşumdur. Tamamı ile biten dergi üç yada dörttür. 

Geçen sene almış olduğum dergileri de okumadım


Gezi özel sayısından 30 - 40 sayfa okumuşumdur. Karabatak'ların birine başladım sevmedim. Kadem dergisinden de bir iki yazı okudum. Kitaplığa nasıl yerleştireceğim diye dert yanmışım, aynı şey bu dergiler içinde geçerli. 
Daha almak istediğim dergiler var halbuki. 


Son olarak aldığımız iki kitaptan bahsedeyim. Geçen gün ablamlarla Beyazıt Sahaflara gittik oradan iki kitap aldık. Sunay Akın ablamın, Paul Auster benim, ikisine 21 lira verdik. 

Fuarın bugün son günü. Benim gözüm Hece dergilerinde kaldı. Sizinde gözünüz kalmasın koşun alın. 



5 Mayıs 2017 Cuma

HAVADAN SUDAN # 3

Bir önceki havadan sudan yazısını 7 nisanda yazmışım.  Buna da 3 mayısta başlıyorum bakalım ne zamana bitirir de yayınlarım.

İşten ayrılacağımı yazmışım ama ayrılmadım. Ayın ortasında ayrılıyorum. Şuan için izinde olan kişilerin yerine bakıyorum.  Fasulyemiyim bir orada bir burada demiyorum. Iki günde olsa gittiğim yerlerde yeni şeyler öğreniyorum.  Deniz üstü çalışmalar hakkında zerre bilgim yoktu 10 günde pek çok şey öğrendim. Insan zihnin sınırları yokmuş onu da gördüm.

Hafta sonu AÖF ve Yüksek lisans sınavları çakışıyordu bende cumartesi AÖF sınavına girmedim.  İşten izin aldım Oğuz Hocanın son dersine yetiştim.
Pazar günü de Yüksek lisans sınavından çıkıp AÖF sınavına girdim.  AÖF de 4 dersin ikisine çalışıp birinin sadece yarısına bakmıştım. Artık olduğu kadarı ile. Fazlasını başım kaldırmıyor. Bu aralar çok sık baş ağrısı yaşıyorum.

AÖF sınavından sonra kendime kitap alayım dedim. Sirinevler de her zaman gittiğim kitapçı mekanı küçültülmüş, ilgili kişide şehir dışında idi aradığım kitapları bulamadım.  Bulduklarımı  aldım. Sadece biri sıfır diğerleri ikinci el.


  Şehir dışından arkadaşım geldi.  İki gün onunla gezdik. Geziler biraz yüzeysel oldu o ayrı dava.
Kendisini Balat gezmeye ikna edemedim. Daha önce gelişlerinde Arap Camisine gitmiştik.  Hep gitmek isteyipte gitmeye çekindiğim bir yerdi. Balatta öyle hem merak edip hemde gidemediğim bir yer. Yine nasip olmadı.

Kumaş aldım yeğenim için elbise dikeceğim.  


Kumaşları tahtakaleden metre karesi 12 TL ye aldım.  Lastik 5 TL, cıt cıtı sevmesem de alternatif yok diye 5 TL ye aldım, havesim olmadığından da kaybettim. Pomponlu bordürün metresi 1 TL. Pek şirindiler de ben abartmayayım dedim. 
Kumaş sabunu aldım, ev içinde kaybettim. Yine tükenmez kalemle çiziyorum :) 
Dağınıklık zor azizim.

Bir önceki kumaşlardan elbise dikeyim dedim.  Kalıp büyük geldi gözüme, küçülttüm gömlek vari kaldı. Artık kime olursa. Bu arada ilik kısmını pek beceremedim. Bir sonrakine tembellik etmez ilik ayağını kullanırım. 


Daha önce başladığım iki yeleği de bitiremedim. Nasıl yapmama gerekiyor bir bilsem devam edeceğimde bilmiyorum.

Kendime nazar değdirdim okuma yapamıyorum.

İşten eve gidiyorum yatıyorum. Hayat bundan ibaret. 

Siz nelerle meşgulsünüz.