28 Kasım 2012 Çarşamba

Bileklik

Kitaplık rafları ve üstü o kadar dolu ki bir miktar sadeleştirme yapayım dedim ama olmadı.
Bu resim koyduğuma bakmayın bütüne bakınca dağınık duruyor.


Pembe mini kutular kalp şeklinde ve büyük ablamla bana hediye olarak  geldi. Çizgili kutuyu takı kursuna giderken küçük ablam aldı. Kahverengi olan da çikolata kutusu. Henüz değerlendirmedik. 
Takı zırzavatlarına bakınca paylaşmadığım nadide parçalarımı sizlerle paylaşayım dedim :)

Resimleri geçen sene çekmiştim. 


Bu bilekliği ablam kullanmaktan ortadaki boncuğu aşındırmış. 


Bu kolyeyi yaparken de sevmemiştim. Kurstaki herkes beğenmişti. Zaten kurstakilerin zevkinden şüphelerim var. 


Mum ipinden bir şeyler yapmayı sevmiyordum ta ki makara örgüsü öğrene ne kadar. 


Birkaç tane daha vardı ama hediye ettim.



Bu ne şimdi dediğinizi duyabiliyorum. 


Kendisinden aşk güğümü yapacaktım olmadı. Boncukları tek tek dizmek kadar sıkıcı bir şey varsa o da yapmaya çalıştığının bir şeye benzememesidir.  


Boncukları misinaya dizmiştim. Hoca olmaz deyince al baştan tekrar metal ipe dizdim. Onuda yapamadık. En son hoca almıştı ben evde dener gelirim diye. Sonuç hüsran ikimizde yapamadık. Bende bu şekilde örsem nasıl olur dedim. Şık duruyor ama bir sonuca varamadım. 
Kolye olsa çok kısa bileklik için boyundan kesmem gerek. O zamanda dört adet boncuk dizisinin boyunu ayarlayamıyorum.
Ablam okusa hiç şaşırmadım derdi.

Neyse siz çok çok daha güzellerini yapın. 

26 Kasım 2012 Pazartesi

Esrarname - Ayfer Kafkas


 Esrarname'yi uzun süredir  okumayı düşünüyordum. Kütüphanede bulmuşken hemen aldım. 


İranlı bir büyücü tarafından kaleme alınan yasak kitap ve onun etrafında dönem olayları ele alıyor.
 Kitabın yazarı eserini ortaya koyduğu zaman öldürülür. 
Aradan yıllar geçtikten sonra kitap iki parçaya bölünür.  Kitabın birer parçasına sahip olan Esved ve Muntazar baş kahramanlarımız.
Detaylara girmeyeceğim. Kitabın dili gayet güzel. Olayların geçişleri de güzel işlenmiş. Akıcı bir kitap.  Fantastik kitaplar sevmesem de bu kitabı sevdim. 
Kitabın sonunda biraz şaşırdım. Havada kaldı sanki dedim ki kitabın ikincisi varmış. 
Elimdeki kitaplar bitince ikinci kitabı da okumak isterim. 


Velhasıl kelam kitabı beğendim.
Tavsiye ederim.


23 Kasım 2012 Cuma

Uğultulu Tepeler - Emily Bronte


Kitabın adını ve övgülerini çok duydum. Bende okuyu vereyim dedim. Okudum, şaşkınım, anlamsız bakınıyorum.
 Pişman mıyım? Hiçbir fikrim yok. 
Kitabı aldığım zaman yarılamıştım zaten. Diğer yarısını da sabah uykum kaçınca okuyum dedim. 



Sabah 6.20 de kalktım 9'a kadar kalan kısmını bitirdim. 

Öncelikle Heathcliff'e acayip sinir oldum öyle böyle değil. O nasıl bir bir insan öyle. Kesinlikle aşk demiyorum. Öfke ve takıntı diyorum. Oğlu Linton ayrı uyuzdu ( sanki gördüm de ) çıt kırıldım hanım.
 Bir normal insan olmaz mı kitapta ya. 
Kitapta tek acıdığım Hareton idi sonunda yüzü güldü. 

Klasiklerin pek çoğunda rastladığım bir şeye değineceğim. O devirim insanları da pek hassasmış en ufak bir şeyde hasta olup, yataklara düşüyorlar. Az biraz daha üzülseler ölürler. Bu kadarda hassas olunmaz ki. 

Yok yok ben iyi değilim. Biraz dinleneyim, okuduklarımı sindireyim daha sonra karar vereceğim kitap hakkındaki düşüncelerime.

Bu arada filmi de varmış. 

Filmi izlemedim ama gördüğüm kadarı ile oyuncular da anarmallik var. Esmer olması gereken kumral, sarışınlar da kara kaş kara göz. Sarı bukleler nerede? 

Bir ara izleyeyim. İzleyen var mı vakit kaybetmeye değer mi?


Esenkalın.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Mini kulem


Kitap kulesi yada listesi yapmamayı düşünüyordum. 
Kitap konusunda kendime belirli sınırlar koymayı sevmiyorum. Ev ödevi gibi listeye göre gitmek hoşuma gitmiyor. Ama kitaplar emanet olunca ilk olarak onlardan başlamaya karar verdim.  Aralara da menekşe abladan gelen kitapları sıkıştırırım. 


Kitapların ikisini halk kütüphanesinden aldım. Aslında kürk mantolu madonna için kütüphaneye gitmişti. Emanette imiş o yüzden gitmişken merak ettiğim iki kitabı aldım. Bir sayfalık kitap listemden sadece 3 tanesi kütüphanede varmış. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim!
Belkide görevli kız tarama yapamamıştır diyelim. Kitaplarla pek alakası yoktu. Var olan kitaplarında emanette olduğunu söylemedi zaten. Her zaman orada bulunan görevli elimde listem dolaştığımı görünce yardım etti emanette dedi.


Çok uzattım di mi, kitaplarımı listelesem en iyisi.

Ayfer Kafkas - Esrarname
E. Bronte- Uğultulu tepeler (yarıladım bile)
Saffet Nezihi - Zavallı necdet
Zafer Özcan - Arz ederim 
Erkam Tufan Aytav - Türkiyede öteki olmak
A. Hikmet Müftüoğlu - Çağlayanlar

Keyifli okumalar. 

19 Kasım 2012 Pazartesi

İş bankası müzesi.


Nasıl bir insanım anlamadım gitti. Aylar önce post hazırlamışım taslak şeklinde bırakmışım. Unutmuş gitmişim.
İş bankasının müzesine ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum bile. 
İçinde şişe cam sergisi vardı. Çok hoştu ama video izlemeye fırsatım olmadı. Camın işlenme basamakları vardı. Çok hoş çiniler vardı.
Bol bol resim çekildik, bir kısmı özel olunca paylaşmadan kalıyor. 


Galiba İş bankasının 75 yıl anısına şişe camın yapmış olduğu kupa




Burada cam boncuk yapılıyordu.


Üst katlarda; duvarlarda eski personel resimleri var. 


Buda iş bankasının kuruluşunu bilmem kaçıncı yılı anısına yapılan bir kupa. 



İş bankasının ilk kurulduğu yıllarda kullanılan hesap makinaları, daktilolar sergileniyordu. 


Hepsi de birbirinden ilginç, 


Camın arkasından çekmeye çalışınca bu kadar oluyor. 

İş bankası Emin önünün de yolunuz düşünce muhakkak gidin. 

Üst katta  kullanılan ekipmanlar vardı alt katta şişe cam sergisi.

Ben ablamlarla gittim doya doya gezemedim, siz bol bol gezin, her şeyi inceleyin. 

 Kalın sağlıcakla.

Özlem


Kişinin doğduğu, büyüdüğü yerlere karşı koparılamayan bir bağ vardır. 
Düşünüyorum da beni köye bağlayan ne var diye; babaannem, nenem, anneannem vefat edeli yıllar oluyor. Onlar olmadan çocukluğumun anıları eksik gibi, babaannem vefat edince bir daha gidemem sanmıştım. Ama öyle olmuyor. Tabi ki insan özlüyor. 


Köye giderken yol üstü diyelim. 


Oralar da bir yerde ilk okulum var.



Balkon manzarası,


Tepelerden bir bakış.

Özlemle andığım köyümden selamlar. 

Ara ara bu tarz resimler yayınlamaya karar verdim. 


Kutu kapladım


Evi birazcık dagıttığım için ve eve sığamadığımız için ablam düzenli olalım diye iş yerinden kutu getirmiş. Bende yapışkanlı kaplama alıp bir güzel kapladım. 


Kenarları ne olur ne olmaz diye koli bandı ile kapladım. 




Kaplama seçerken kitaplığın rengine uysun diye koyu aldım ama pek uymadı. Fazla koyu kaçtı. Öteki kutu için daha acık renk aldım çok boğmasın diye. Oda acık kaçtı. 


Kutunun içini de hemen doldurdum. Bir kısmını iki mini kutuyu boşaltarak doldurdum. Bir kısmını da çekmeceden pratik kullanılmayanları koydum. 


Kitaplığı dökmüşken uzun süredir elime almadığım bazı şeylere bakayım dedim. Yıllar önce arkadaşlardan, kuzenlerden gelen mektuplar. 


Büyük halanın eşinin yazmış olduğu tasavvufi şiir. Kendisinin yollara dökülen dikenli güller diye şiir kitabı var. Kendisi çok şükür yaşadığı için kıymeti bilinmiyor! Belki vefatından sonra kıymeti bilinir.  Ali Sarımollaoğlu hakkında nette bilgi var mı diye bakarken yanan evleri hakkında haberi buldum. Ev karadeniz mimarisine örnek olarak bir kaç kitap da örnek olarak gösteriliyor. 



Yıllar öncesinden kalmakartpostallar. Soldaki ilk okul yıllarından kalma.


Ön lisans tezi için taslak ( ön lisansı 2006 da bitirdim)



Yıllar önce numara değiştirken arkadaşlardan gelen mesajları not etmişim. 


Teknolojinin gelişimi ile papuçları dama atılan fotoğraf albümleri. Rahmetli babaannem ve yeğenim aynı karede. 
Ve pek çok şeyler, hepsini yazarsam sıkılırsınız doğal olarak. 



18 Kasım 2012 Pazar

Kış bahcesi

Daha önce Kristin Hannah okumamıştım. Blog aleminde kitaplarına yapılan övgüleri görünce bir okuyayım dedim. Beyoğlu kitap fuarından rastlamışken alıverdim. Araya başka kitaplar girince ve kitaplığın arka kısmında kalınca unutmuş gitmişim. 

a

Başlarda sıkılmış olsam da annenin anlatmış olduğu masaldan sonra bir merak duygusu oluştu. Acaba mutlu son gelecek mi, durum daha kötü olacak mı? Hayal dünyamda daha kötü şeyler kurmuştum ama olmadı.Vera ve Anna arasındaki sonu tahmin ettiğim gibi bitti.

Sonuç olarak beğendim. Okumanızı tavsiye ederim. 

16 Kasım 2012 Cuma

Kaktüs


Daha önce kaktüs sevdiğimi söylemiş ve var olan 3- 5 çiçeğimizi de yayınlamıştım. O günden bu güne bazı çiçekler kurudu bazıları dahada büyüdü. Başlık kaktüs olunca son zamanda çoğaltığım kaktüslerden bahsedeceğim.


Görmüş olduğunuz kaktüs geçen nisanda çekilmişti. Yılllarca tek parça büyüyüp son anda dal budak verdi. Yaz için terasa çıkınca hepten büyüdü bende hemen kırpıp çoğaltayım dedim. Bir kısmını kırpınca son hali aşağıdaki gibi. 


Parmak gibi olan kaktüsten öğrenci iken vardı ama büyütemedim. Komşum sağ olsun benim için getirmiş. Hemen diktim.


Üç tane mini saksı vardı, diğer ikisini de krem kutusuna diktim. Kitaplığa yada ilerde işim olursa masama koyarım diye kenarlarını da kapladım. 


Biraz çöpçü yanım var. Bir şeyleri atmaya kıyamam. Bir yerde kullanırım diyerek. Çiçek demetlerine sarılan kumaş (tam olarak adı ne bilmiyorum) uzun süredir elimin altında duruyordu. Hemen saksı kapladım.


Saksılara da renk gelsin diye minik bir dal şıkıştırdım.  



Yabancı bloklar olsa DIY diye başlık atarlar ama ben atmıyorum. Alt tarafı krem kutusunu kapladım. 

Geçenlerde arkadaşlarla konuşurken yaptıklarımdan bahsettim. Fatma abla çiçekleri çok mu seviyorsun dedi. Bende ''yok aslında, sadece büyütme sürecini seviyorum'' dedim fatma ablanın cevabı ''İnşallah çocuklarını büyütünce sevmekten vaçgeçmezsin'' 
:)

Bak ben bunu düşünmemiştim. Vazgeçer miyim? Tabi ki saçmalıyorum. 
Kalın sağlıcakla.

15 Kasım 2012 Perşembe

Kartpostallaşma etkinliği

Çocukluğumda ablam ve kuzeninle mektuplaşırdık. Mektupların yanı sıra kartpostallarda olurdu. 
Benim favorim karlı, geyikli olanlar. Noel baba değil yalnız karıştırmayalım. 
Eski anılar canlanır düşüncesi ile Ramazan bayramında iki adet kartpostallaşma etkinliğine katılmıştım. 
Aldığım paketler karşısında benim gönderdiğim sade kaçınca bir heves kurban için hazırlık yaptım ama herhangi bir etkinliğe katılamadım. 


Sade kahve ve rüzgara doğru yılbaşı için kartpostallaşma etkinliği yaptığını duyunca hemen katılayım dedim. 

Başka etkinlik olursa onlara da katılmak isterim. 

Haberi olan bilgi verebilir.

Esen kalın.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Demy'nin tutkusundan hediyelerim geldi.

Her insan evladı gibi bende hediye vermeyi ve hediye almayı sevenlerdenim. Çekilişler konusunda yüzüm hiç gülmüyor diye cümle kurmayacağım çünkü kazanmış olduğum beşinci çekilişin hediyeleri de elime ulaştı.

Sevgili demetin hediye çekilişini bilmeyen yoktur. Hani şu kendine özgü fırcası olan çekiliş :) işte o fırça benim oldu.
Var olmayan çeyizime koyacağım.


İlk olarak güzel pembiş kutumuz gözüktü, 


Ardından içindeki güzellikler.


Demet hanımın güzel notları ile cantamız ve içindekiler.



Nasıl resmetsem karar veremedim. 


Resmini çekmediğim bir şey olsun istemedim.


Demet hanımın kendi blogunda resmettiklerinden daha fazla ürün olunca nasıl resmedeceğimi bilemedim.


Öncelikle Demet hanıma bu güzel hediyeleri için çok teşekkür ederim. Hediyelerini gönderme aşamasında da beni bol bol bilgilendirdi. Çok ilgili bir blok sahibi olduğunu belirtmem gerek.  

Aylar önce katılmış olduğum bir etkinlikte eşleştiğim kişiye hediye göndermiş olduğum halde karşı taraftan herhangi bir paket yada özür mesajı gelmedi. Aslında en son bayram haftasında göndereçeğini belirtip geciktiği için özür dilemişti ama bayram geçeli iki hafta olacak. 

Karşılıklı eşleşmede hediye gelmeyince bir takım tedirginliklerim oluşmuştu. Demet hanımın ilgisi sayesinde tedirgin olacak bir şey olmadığını gördüm. İlgisinden dolayı kendisine tekrar teşekkür ederim.

Esen kalın.