28 Eylül 2013 Cumartesi

Yeni Başlangıçlar Mevsimi - Debbie Macomber

Yazarın okuduğum ilk kitabı olur. Blog aleminde görüyordum ama okumaya niyetlenmemiştim. Geçen haftalarda doğum yapan arkadaşı ziyarete gitmiştik. Onun kitaplığında gördüm, beğendiğini söyleyince bende okuyayım dedim. 


 Kitabı bitireli iki gün oldu. Sınırsız internet kullanıp sınırlı hizmet alınca yazı yazmak zor. Kaç kere denedim hatırlamıyorum.  
Kitap hakkında düşüncemi soracak olursanız.
 Örgü kursuna gitmek eminin  güzeldir de slogan saçma geldi. ''Örgü ile bırak alışkanlıklarını'' Kendi iraden yok mu ki sigara bırakmak için kursa gidesin. İş yoğunluğundan kurtulmak için yada eski nişanlıyı unutmak için olabilir. Değişiklik güzeldir.  
Kursun sloganu dışında kitabı beğendim. Tamam okuyunca bir şey katmıyor ama sıkıcı değil, kafa dağıtmak için okunabilir. 480 sayfa bir çırpıda bitiyor. 
Kendime mini okuma listesi yaptım. Ales'e hazırlanmayı düşündüğüm için ne zamana kadar okurum bilmiyorum. 


İki kitabı kütüphaneden aldım diğer iki kitap babamın. Savaş sanatını babam tavsiye etti. Graudy'in kitabına başladım bile yarına bitirmeyi hedefliyorum. Dört gözle fedailer kalesi alamut'u okumayı bekliyorum.

Herkese keyifli okumalar. 

23 Eylül 2013 Pazartesi

Okuma Şenliği - Eylül


Okuma Şenliğinin bitmesine çok az kaldı. Bende listemi bitirmiş bulunmaktayım. Listem bitmiş olsa bile son güne kadar başka kitaplar okuyup önceki listelerimde değişiklik yapmayı düşünüyorum. 


3 kitaptan oluşan mini listem bu şekilde.

10 puan: Okuduğu kitabın adında bir renk olan

Mor kaftanlı Selanik- Doğan kitap - 415 sayfa

25 puan: Romanın yazarı yada karekterinden birinin adı veya soyadı kendisininki ile aynı olan.

Bozkırın efendisi- Murat Kınıkoğlu  - Doğan kitap - 549 sayfa

30 puan: Kendi doğum yılında doğan yada ölen yazar tarafından yazılmış kitap


yapı kredi yayınları 249 sayfa

3 kitap, 60 puan ve 1213 sayfa kitap ile son listem.

İlk ay 5 kitap, 1047 sayfa ile 60 puan yapmışım.
İkinci ay 4 kitap, 1629 sayfa ile 75 puan yapmışım. 

Toplam 195 puan hesapladım. Tekrar kontrol edeyi bakayım eksik nerede. 
Listenin bu hali ile 3889 sayfa kitap okumuşum. Ayın dokuzuna kadar ne olur belli olmaz. 

Keyifli okumalar. 

22 Eylül 2013 Pazar

Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu - Italo Calvino

Yazarı daha önce duymamıştım. Okuma şenliği kapsamında kendi doğum tarihimde ölen yada doğan bir yazar okumamız gerekiyordu. Kütüphanede bulabildiğim tek yazar Calvino olunca almak zorunda kaldım. 


Kitaba başlarken yazar en güzel/rahat okuma şeklimizi almamızı, kitabı okurken bize engel olacak pek çok şeyi şimdiden önlememizi tavsiye ediyor. Zira Calvino okuyuruz. 

Bu tarz cümlelerden hoşlanmam, bırakın okuyucu karar versin onca tedbiri almaya değecek bir kitap mı diye. 
Kitap incecik 248 sayfa. İnce olmasına rağmen iki günde okudum. Tam olarak ne oluyor anlamakta zorlandım. İlginç, alışılmışın dışında bir tarz. 
Bir heves alıp okumaya niyetlendiğiniz kitap yanlış basım çıkar, ardından başladığınız kitabı bitirmek istersiniz. O yüzden asıl okumak istediğiniz kitap değilde kazara başladığınız kitabı okumaya niyetlenirsiniz. Ama kitap hangi kitap tam olarak emin olamazsınız. 

Ukko Ahdi'nin Sarp yamaçtan sarkanken mi? Rüzgardan ve baş dönmesinden korkmadan mı? Yoksa Molbork kasabanın dışından mı? Yok yok galiba Gölgenin yoğunlaştığı aşağıya bakarken. 
Okuduğumuz  bu kitap bunlardan biri olabileceği gibi hiç biride olmayabilir.

Erkek okur ve kadın okur asıl okumak istedikleri kitaba ulaşana kadar ilgilerini çeken pek çok kitabı yarım bırakmak zorunda kalırlar. 
Milletin derdi ne kitapları neden karıştırıp duruyorlar anlamış değilim. O kısmı anlamasam da kitabı beğendim. Okuyun yorum bırakın ki bende aydınlanmış olayım :)

Kitap ismi o kadar uzun ki okuyana kadar kitap bitti :)
Keyifli okumalar.

20 Eylül 2013 Cuma

Bozkırın efendisi Murat kınıkoğlu


Kitap babamın. Babam tarih kitabı okur, herkesinde kendi okuduklarını okuyup, tastiklemesini bekler. Onun zevki dışında okunan tüm kitapları boş iş olarak algılar. 
Uzun zaman önce babamın kitaplarından kendi okuyabileceklerimi ayırdım. İçlerinde bu kitap yoktu o ayrı dava. 
Okuma şenliği kapsamında yazarın  yada karakterin adı ile aynı ad  yada soyadı taşıma şartı olunca okuyayım dedim. Hatta daha önce okumaya niyetlendim ama okumadım. İyiki de okumamışım. İsteksiz okusam kesin beğenmezdim. 


Ablam yüksek lisans için özel bir üniversiteye başvurdu. Çarşamba günü İngilizce sınavı vardı. Ablam sınavda iken bende kitaba başladım. Sessiz bir yer ( bildiğiniz mezarlığın içi) rahatça kitap okudum. Bir ara ablamın arka kapıdan çıkıp gitmediğini düşünmedim değil :) 10 da girdiği sınavdan 12'ye çeyrek kala çıktı. Yanımda anne kız vardı. Bende ablamı bekliyorum dedim kız ''ben dolaşırken ablanızı gördüm önlerde oturuyordu'' dedi. Biz çok dikkat etmesek de birbirimizi benziyormuşuz.  

Kitap oldukça sürükleyici. Yatıyorum kalkıyorum elimde. Bugünde son 75 sayfası kalmış uyandığım gibi okur bitiririm diyordum ki ablam ''benle okula gel'' dedi. Yedeklerde ikinci sırada ''gidelim konuşalım burs istemiyorum ama beni alsınlar diyelim'' dedi. 
Okulun içinde ilerliyoruz Arap bir kız selam verdi ''kardeşler'' dedi. Bizde evet kardeşiz dedik. İnsanlar nelere dikkat ediyor diye düşünürken ablam '' kız Türkçe pratik yapmak için selam verdi, -ler -lar çoğul ekini öğreniyor galiba'' dedi. Gerçekten insanlar farklı farklı şeylere takılıp kalıyor yada algıda seçicilik mi demek gerek. 

Kitap 550 sayfa, 3 günde okudum. 
 Orta Asya Türklerinin yeme içme alışkanlıklarını,  inanışlarını, yaşayışlarını kısacası yaşam mücadelesini anlatıyor. Daha önce Şamanizim üzerine kitap okumuştum. Akademik araştırma şeklinde başlık başlık ayrılması güzeldi ama aklımda hiçbir şey kalmadı. Roman içinde okuyunca daha bir kalıcı oluyor. 
Eski dönemleri anlatsa da günümüze de ders veriyor. Çinlilerin Türk kültürünü unutturmak için yaptıkları düşünülünce bugünde benzer olayların yaşandığını görüyoruz. 
Kitabı anlatmam gerekirse Çin boyunduruğunda yaşayan Türk boylarını birleştirmek tek bir kehanete bakıyor. Gözü bir kuş tarafından çıkarılan şaman intikam için ortaya laf atıyor, yaşlı bir destancı da tüm Türk obalarına bu kehaneti yayınca dağınık Türk obaları bir sancakta toplanıyor. Toplanana kadar çok çan yanıyor, ağır bedeller ödeniyor o ayrı dava.

 ''En hızlı yayılan virüs; fikirdir'' diye boşuna dememişler. 



Resim yüklerken sorunlar yaşadım. Daha canlı resimler yükleyecektim olmadı. Bu resimde normalde düz ama buraya gelince asilik yapası tuttu. Mini halı yanlış hatırlamıyorsam İran'dan gelmişti. Kitap boyunca atlardan bahsedilince paylaşmadan edemedim. 

Kitap uzun, yazılar ince ama konu akıcı olunca zorlanmadan okunuyor. İmkanınız varsa okumanızı tavsiye ederim .

Keyifli okumalar. 

18 Eylül 2013 Çarşamba

Mor Kaftanlı Selanik- Yılmaz Karakoyunlu


Okuma şenliği kapsamında adında renk gecen bir kitap okumamız gerekiyordu. Yeni kitap almaya niyetim olmadığını en baştan beri belirmiştim. Elimde Mavi saçlı kız vardı. Okumaya niyetlendim, baktım olmuyor. 
Abimde bu kitabı görünce konu ilgimi çekti. 


Aldım, geldim okunacak gibi değil. 10 günde okumuş olabilirim. O derece eziyet yani.
Kapakta da yazdığı gibi bir mübadele romanı. 
İzmir den Resmo'ya, Resmo dan İzmir'e. Mübadelenin imzalandığı taraflar Ankara ve Atina. Kitaptaki bölümlerden sadece bir kaçı. 
Kitapta o kadar bölüm vardı ki nerede ne oluyordu unuttum. Baktım olmuyor en önemsiz hikaye Eyüp kısmını kitap akışına göre değilde parçaları birleştirerek okudum. Parçalar kısa kısa yarım sayfa sonra başka konuya geçiyor. O yüzden kopukluk oluyor. 
 İsimlerde de bir kararsızlık vardı. Bir paragrafta Mustafa ötekinde Kemal. Allahtan Atatürk'e Gazi ünvanı verildi de isim konusu muallakta kalmadı. 
Birde Sofia adını değiştiriyor Safiye oluyor. Mantıken isim değişikliğinden sonra değişen kullanılmalı, bir kısımda safiye bir kısımda sofia.

Yapmacık hoşgörüler, Doğal durmayan muhabbetler...

Kitabın sonları daha okunur gibi. 
Aslında kötü değil ama okununcada insana bir şey katmıyor. 
Okuduğum kitap bana bir sey katmıyorsa benim için zaman kaybıdır.   

 Özetle 400 sayfalık kitap eziyet oldu bana. 

Ben sevmesem de seveni çıkar muhakkak. Okuyun kendiniz karar verin. 

Keyifli okumalar. 


9 Eylül 2013 Pazartesi

Kitap Okuma Şenliği - Ağustos

Bir heves başladığım kitap okuma şenliği devam ediyor. 
Kitap hedefim üç buçuktu, ben dört buçuk okumuşum. Aklımda yarım kalan kitabı da bitirmek vardı. Bitiremeyince nedense kendimi hiç kitap okumamışım gibi hissediyorum. 
Okuma şenliği için kitap almayı düşünmüyordum o yüzden elimde var olan mavi saçlı kıza başlayacaktım. Baktım abimde Mor kaftanlı selanik var onu aldım emanet olunca ''üç günde okur, veririm'' dedim ama yok okunmuyor. Üç günde zorla 100. sayfaya geldim. Resmen okumaktan soğudum. 

Yarım kalan kitaplar (Adaş kitaba da giriş yaptım, sıkıldım) dışında okuduklarım Aşağıdaki gibi.


20 puan -  Hiç görmediğim ülke

Alfa yayınları- 320 sayfa

15 puan - Yasaklı kitap

Alkım yayınları- 319 sayfa

25 puan - 400 sayfadan uzun

Timaş yayınları - 533 sayfa

15 puan - Kendi dışında herkesin okuduğu

Yapı kredi- 457 sayfa

Toplam 1629 sayfa ile 75 puan yapmışım. 

Şuan adında renk geçen kitabın 100.  sayfasındayım. Ardından adaşım olan kitabı okuyacağım. Geriye Doğum tarihi kalıyor. Elimde uygun kitap yok. Kütüphaneden bakacağım. Pek fazlada alternatif yok. 

Benden bu kadar. 

Geçen ay okuduklarıma bakmak isterseniz tık tık

Herkese keyifli okumalar. 

Bakalım kimler ne okumuş.

3 Eylül 2013 Salı

Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu

Kitaba başlarken ağır başlamış olsam da son kısımları hızlıca bitti. 
İlk 200 sayfayı kaç günde okudum bilmem ama son 300 sayfa iki günde ağlaya sızlaya okundu onu biliyorum. 

Özellikle Zehra ve Büyükhanım'ın yolculukları Setterhan'a göre  çok etkiledi.  Setterhan için erkek adam çabuk alışır mantığımı güttüm ne?
Fark ettim ki ben ayrılık hikayeleri seviyormuşum. İlk İsmail ayrıldı. Ardından Siranuş hanım ve asıl kahramanlar. Ne kadar zorlanarak okusam da ayrılık olmayınca gerçekçi, durmuyor benim için. Tabi güzel bir dille anlatılması da var. 
Zehra Trabzona geri dönünce onun yerine koşa koşa Hacıbey'e varasım geldi. Ev nerede kestiremedim, yoksa koşacaktım :)
Gözlemci pek çok yeri  yürüyerek geçti de bana pek yakın gelmedi mesafeler. Deniz doldurulmuş deniyor o yüzden evin yerini tam olarak anlayamadım. Hoş deniz doldurulmasa imiş Trabzon merkezi pek bilmem ya :)

Kitabı pek çok kişi okudu. O yüzden ben uzun uzun yazmayacağım. yok ben okumadım merak ettim diyorsanız. Kültürelfte çok güzel bir yazı var. Oraya bakabilirsiniz. Hatta izlemeye alabilirsiniz. Pek çok blogda güzel yorumlar olsada benim aklıma şuan gelmedi.
Beğendiğim yazılar bulunca kendi yorumumun altında link vermeye karar.
Ben beğendim sizde okuyun diye.
İlk karalama defterini bakın ardından kitap sohbetçisi'ne bakmayı ihmal etmeyin.

Bol okumalı güzel günler dilerim.

Kalın sağlıcakla.


1 Eylül 2013 Pazar

Nar Ağacı

 Uzun zamandır okumak istiyordum. Menekşe abla doğum gününde alınca geçiktirmeden okuyayım dedim. Normalde daha hızlı okurum ama bu kitabı hızlı okuyamıyorum. Okuduklarımı sindirmem lazım. Kitabı bitirmeden yapılan yorumları okumayı sevmiyorum aslında. Nereden aklıma geldi ise nette geziniyordum bir baktım ki kitap 800 sayfa imiş yazar tarafından sadeleştirilmiş.


Nar ağacı'nın kendi sitesi var. Siteye baktım çıkarılan bölümler diye başlık var ama 3 sayfa. Çikarılan 300 sayfanın yerini 3 sayfa tutar mı ki? Keşke yazar iki cilt şeklinde çıkarsa idi. Ben hiç şikayet etmeden okurdum. 
Kitabı henüz bitirmedim. Hatta 200.  sayfalardayım. Kitabı okuduktan sonra sitedeki resimleri videoları izleyeceğim. Hatta üç sayfayı ve yazarın röportajını çıktı alıp kitaba ilave edeceğim. 

Yazara rica edelim bir sonraki basımda 800 sayfa olarak yayınlansın. 
Arayı açmadan kitabıma döneyim. En son İsmail Gülcemal'a binip gidiyordu. İçim elvermedi devam etmeye ( Benim abimin adı da İsmail  ) koştum geldim bekli elinde sayfalar olan vardır. ''Şuradan ulaşabilirsiniz'' falan dersiniz. Yüreğime su serpilir.
Hadi ben uzatmadan kitabıma dönüyorum. 
Kalın sağlıcakla.