26 Haziran 2016 Pazar

Havadan sudan; ramazanlar ve kitaplar

Allahım günler 24 yerine 48 saat olsa yinede yetişemiyorum diye şikayet eder miyim?
Yok, o vakitte "gün bitmiyor" derdim.
Halbu ki çabucak bitiyor. Ramazanın sonuna gelmişiz mesela. Kimler fark etti? Hiç kimse.
Sadece eski dostlar, ortamlar bulunamayınca fark ediliyor. Zaman geçiyor tik tak.
Geçen zamanda neler yapmışız.
Düşündümde kayda değer bir şey yok.
Nefes almışız vermişiz.
O vakit uzatmadan Beyazıt kitap fuarından aldığımız kitaplara geçiyorum.


Tek tek yazmayacağım.  Hepsi ince olunca en kısa zamanda okur, detayları paylaşırım.

2015 Beyazıt Kitap Fuarı  (6 kitabın 5'i okundu)
2014 Beyazıt Kitap Fuarı ( 4 kitapta okundu)
2013 Beyazıt Kitap Fuarı ( kendime kitap almamışım)
2012 Beyazıt Kitap Fuarı ( bana ait olmayan 4 kitabın 3'ünü okumuşum)

Çok uzatmadan okuduğum kitaba geçeyim

Pascal oyunu;  ahirete zar atmak



Kitabı 4 günde bitirip kimler okumuş, ne demiş diye gezineyim dedim. Sonuç hüsran. Kitabı okuyan olmamış mı? Ben bu kitabı bir yerde gördüm aklımın bir köşesine yazdım ama nerde? 
Nerede gördüm aklıma düştü ki fuarda gördüğüm gibi "abla bunu al" dedim. 
 Fuarı mı sordunuz? 
Her ramazan olmazsa olmazımız. Beyazıt kitap fuarına gitmek,  Süleymaniye de iftar yapmak. Evde yapılsa "yaz günü kuru fasulye mi yenir" diye burun kıvırdığımız, kalabalıktan adım atılmayan mekanları gezmek. 
Bu sene 8 kişi gittik. Herkes işten çıkıp gelince fuar detaylı gezilemedi. Bende kitap listemi almamışım. Tek kitap ile döndüm.  Ablam birkaç kitap aldı bende onlarla idare edeceğim. 

Neyse efendim kitaba dönelim.  Insan yayınlarını yeni keşfettim, bir kaç kitabını okudum ve almak istediğim kitapları listeledim. Listeledimde  ne oldu. Listeyi kaybettim. Aklımda bir bu kitap kalmış. Dar zamanda görünce hemen aldırdım. Geniş zamanda tüm kitapları didikleyeceğim.

Şimdi gelelim ahirete zar atma mevzusuna.
 Hepimizin bildiği bir hikaye vardır.  Hz. Ali abdest alırken yanına putperest birisi gelir ve "ya Ali bu kadar emek sarf ediyorsun, ibadet ediyorsun da ya Allah ve ahiret yoksa!" diyor. Hz. Ali de "senin dediğin gibi Allah yoksa ne sen kaybedersin ne de ben. Ya varsa ben kazanırım, sen kaybedersin" diyor.
Ihtimalller mantığına dayanan bu akıl yürütme daha sonraki dönemde islam kelamcı ve filozoflar tarafından zenginleştiriliyor. Gazzalinin batıya etkisi ile Hz.ali'nin bu akıl yürütmesi 15. yüzyıldan itibaren Batı'da da kullanılmaya başlıyor.
Kitap bundan ibatet incecik. Ben işyerinde erken gittiğim vakitlerde okuduğum için dört günde bitti. Vakti olan bir günde bitirir.

Gelelim insan yayınlarından neler okumuşum ve neler okumak istiyorum.

Okuduklarım

Müslümanca düşünme üzerine denemeler
Bireysel ve toplumsal değişmenin yasaları
Bilgelik hikayeleri
Üç müslüman bilge
Güvercin gerdanlığı

Okumak istediklerim

7 Haziran 2016 Salı

8. Kadıköy dergi fuarında kalanlar

Haydarpaşa garina gitmeyeli yıllar oluyor. Menekşe abla fuardan bahsedince "olur, gideriz" demiş bulundum. Gitmeden öncede ben kitap alamayacağım sadece garı göreceğim dedim. Sonuç; ben gittim tüm peronları gezdim, menekse abla ve küçük ablam her buldukları yerde oturdular. Abartılız 5 saat yürümüşüz. 
Onca saat yurudukte ne gördük?
Hiç. 
Garın içi ve merdivenleri kapalı idi.
Bizde tren ve peronlar ile yetindik.
Ablamla çılgın pozlar verdik. Menekşe abla da mecbur bizi idare etti :)
 Neler mi çekmişiz?

       

 


               


Gar binasının etrafına gar tarihi hakkinda bilgilendirici yazılar asmışlar, sadece onun için gidilebilir. 



Günü bitirip eve döndük. 
Kitap alıp almadığını merak eden olursa sadece yeğenime aldım. 


Iki gündür kartlara bakıp tahminlerde bulunmaya çalışıyoruz ama nafile. Haysl gücü kalmamış :(

Ben gidip biraz uyuyayım. Belki rüyama deyimlerde bilmediğim resimler gelir :)
 Esenkalım. 


1 Haziran 2016 Çarşamba

8. Kadıköy Kitap Günleri & Havadan Sudan

Yaşlanıyorum be blog. 
Ne heveslerle açtığım blogumun yüzüne dahi bakmıyorum/ bakamıyorum. 
Halbuki küçüklüğümden beri saçma sapan günlükler tutmuşumdur. Ne oldu ki ben blog yazamaz, kitap okuyamaz, hiç bir şeye yetişemez oldum. 
Halbuki hayatımda değişen bir şey yok sadece zaman hızlı geçiyor ve ben yetişemiyorum. 
İşe başladığımdan beri karakalem kursunu ve sporu bıraktım. Açık öğretim derslerime, alıp alıp kenara koyduğum kitaplara bakamaz oldum. Bunlar yetmezmiş gibi birde kalkıp mesleki kurslara gitmeye karar verdim. Nasıl yetişirim, ne yaparım bilmeden. 

Ben bunları yazmaya gelmedim aslında Kadıköy belediyesinin düzenlemiş olduğu kitap günlerini haber vermeye gelmiştim. Bir baktım parmaklar tıkır tıkır gidiyor. Demek ki yazmayı özlemişim. 
O vakit biraz uzatayım değil mi? Görüşmeyeli neler olmuş bir bakalım.
Düşündüm düşündüm düğünlerden başka bir şey aklıma gelmedi. Çevremde ne kadar bekar varsa bu yıl evlenmeye hatta mayıs ayında evlenmeye karar vermişler. Evlenen  evlenene. 

Düğünlerden çıkardığım ana tema. 

1. Çevresinde düğün dernek organizasyonundan anlamayan kişiler bolsa her gelin bir organizatör ile anlaşmalı. Bir kere evleniyor (en azından öyle umuyoruz)  insan kıysın paraya güzel yapsın. 
2. Birinci derece yakını evlene kişi muhakkak halk oyunları öğrenmeye çabalasın. Şekil 1A: acemi blogger :) 
Allahım bir insan bu kadar mı beceriksiz olur. Geçen gün NURDAN ( evet sürekli bahsettiğim arkadaşım Nurdan, hani benden 5 yaş küçük olan :) her yere olmasa da pek çok yere birlikte gittiğim) evlendi, oyuna katılayım kalabalıkta beceriksizliğim belli olmaz dedim ablam beni oyundan attı.

3.Uzun süredir görmediğin arkadaş, eş dost varsa hepsi bir arada olduğu için güzel oluyormuş. 
Bir süredir öğretmen arkadaşları ziyaret etmek istiyordum ama yoğunluktan gidemiyordum. Düğün bahanesi ile çoğunu görmüş oldum. Allahım o ne kalabalık kına idi öyle. Oyun alanını aşıp geline ulaşmam yarım saatimi aldı :) Bir ara kalabalık içinde bir iki figür kaparım sandım ama nafile. Kafa mı almıyor, vücut mu yatkın değil bilemedim :)

4. Dördüncü çıkarılan anlam yok. Aslında varda kabullenemiyorum. Tamam tamam yazdım gitti. Resmen evde kaldım :) Kaç yaşında mıyım? Yaşımı yıllar önce yazmıştım, yeni yaşımı yazmak ürkütücü geliyor, o yüzden konuyu acil olarak değiştiriyorum. 

Ay havalar ne bunaltıcı di mi? Nefes alamıyorum, bu ne ya. Rabbim bizim gibi açık alanda çalışanlara sabır versin. Bir günde Arap Bacıya döndüm. Yaz sonuna ne olurum bilinmez. 

Hafta sonu  AÖF finalleri var ben ders çalışmadım. En azından iki ünite çalışayım 50 alayım bana yeter. Bu arada cumartesi sınavdan sonrası için işten  izin alamadım. Sınav çok uzaklarda olur belki, vaktimi alır gelemem dedim. Şantiye şefi ''nerede girdiğini görmek için sınav belgeni isterim'' dedi. şaka yaptı sandım ama değilmiş :(
Halbuki sınavdan sonra öğretmen arkadaş ile pikniğe gidecektim.

Neyse ben oyalanmayayım. Bir iki satırda olsa AÖF derslerime bakayım. 
Sizde Kadıköy kitap günleri neymiş, kimler geliyormuş baka durum. Tam olarak buraya bakabilirsiniz. 

Bu arada sınavları atlatayım takip ettiğim blogları ziyarete geleceğim. Siz de beni yazmaya teşfik etmek için bir iki satır yorum ekleyebilirsiniz. Biraz geç olsa da size geri dönerim. 

Kalın sağlıcakla.