En son temmuzda doğum günü yazısı yazmışım. O vakitten bu yana bloga hiç
uğramadım desem yeridir.
Sanal ortam yerine gerçek defter tutmaya çalışıyorum.
Evdeyim, kimseyle görüşmüyorum.
Görüşmek istememeyi koronayı bahane etmekte fena fikir değilmiş. Nede
olsa insanların yüzüne karşı '' değersiz hissettiriyorsun, ruhumu yoruyorsun ''
diyemeyeceğime göre bu şekilde sessizce takılmak daha rahat.
Nerede kalmıştık?
Doğum günü mesajında!
Düşünme şeklim değişti galiba. Artık
eskisi kadar kırıcı gelmiyor. Hâlbuki üzerinden zaman geçince yaşadıklarımın
zor şeyler olduğunu daha net fark ediyorum.
Çok şükür geçiyor.
Evdeyim. Yaz boyunca ablamın ve kardeşimin adına raporlar hazırladım.
Az da olsa bir gelirim oldu. Fazlasını da istemedim. Son bir kaç aydır
sınava hazırlanıyordum, sınavda geçti. Kendimi boşlukta hissetmeden acil iş
bulmalıyım.
Uzun zamandır insanlığa karışmıyorum. Nasıl çalışılıyordu J
Spora başladım. Sabah 8 de spora gidiyorum. Zayıflamadım ama kendimle baş başa
kalma adına çok güzel. Resmen yürümeyi özlemişim. İki senedir sabah akşam yarım
saat yol yürüyordum. '' Sabahları yürümeyi seviyorum '' her fırsatta
söylüyordum da ruhuma bu kadar iyi geldiğini yürüyüşü bırakınca fark
ettim.
En kısa zamanda daha düzenli yürüyüş yapabilmeyi Rabbim nasip etsin.
Kısa da olsa bir tatil yaptık geldik. Nihayet kürek çekebildik. Ben kürek
çekme işini biraz fazla ciddiye almışım ellerim su topladı :)
Seramik kursuna gitmek istiyorum da yakınımda kurs yok.
Çiçek yetiştiriyorum. Yeni yeni çiçekler aldım, mini mini. Her gün büyümüş
mü diye kontrol ediyorum.
Bu zaman zarfında kendimi kitap alışvelişine verdim. Ablam '' bunlar hep
depresyonda'' diye takılıyor. Teşhisi kendimde koyabiliyorum bana çözümle gel
diyorum ama çözüm yok.
İnternetten takip ettiğim sahaflar var onlardan bolca kitap aldım. Ne zaman
hangi sıraya göre okuyacağım ben de bilmiyorum. Gecen seneki Beyoğlu Sahaflar festivalinden aldıkları
bitirmedim daha. ( 20 kitabın 10'u okunmuş üç tanesi yarım )
Atlas Sahaftan ayırdığım kitapları yazın kendim gidip almıştım. İkinci defa ayırdıklarımı posta ile gönderilmesini rica ettim. Postaya verdiklerini söylemediler, kargoya numaramı da yazmamışlar kitaplar ben yokken gelmiş. Kitaplar göndericiye dönmeden gittim PTT den kendim aldım. Çok sinir oldum. Yarım saatte alıp gelebileceğim mesafedeki kitapları sırf taşımamak için kargo yapın dedim yine kendim taşıdım. üstüne birde 17 lira kargo ücreti ödedim.
Ne harika di mi?
Pi ve Ci 'yi Bakırköy sahaftan alınca Pi ' yi Kadıköy sahafta çokta makul olmayan bir fiyata aldım. Hava çok soğuktu ve yağmur vardı. Sadece iki kitapla geri döndük.
Yaşar Kemal Dağın öteki Yüzü 3 'ü
Şirinevler de her zamanki sahaftan aldım. İkinci kitabı Kadıköy den aldım. İlk
kitabı henüz almadım yine de seriye başlayasım var. :)