19 Ağustos 2025 Salı

Çayyolu Antika Pazarı

 

Uzun zaman üzerine oturduğum semtin dışına çıktım. Semtin etrafında inşaat alanları genişliyor, yeni binalar yükseliyor. Köyden kente inenler misali şaşkın şaşkın bakıyorum. Bir insan dört duvar arasında bu kadar durabilir mi? Dünya değişirken kendi kabuğunda nereye kadar yaşayabilir.

Haziran ayında bir günlüğüne İstanbul'a gittik. Yeğenim Göktürk blog yazmaya başladığımda minicikti büyüdü kocaman delikanlı oldu. Ufak bir kalp rahatsızlığı geçirince ziyaret için İstanbul'a gittik. İstanbul'u, aileye yakın olmayı, bildiğin sokaklarda gezmeyi özlemişim. Bir yanım taşın diyor bir yanım Yapracıktan sonra kalabalığı başım kaldırmaz diyor.  İstanbul ve Yapracık arasında kira farkıda var tabi.

Neyse efendim ben uzun zaman üzerine dışarı çıktım. Her ayın üçüncü pazar günü kurulan Çayyolu antika pazarına gittik. Porselen tabak, fincan, çaydanlıklar her birine kalbimi bıraktım. Koyacak yerim ve ayıracak bütçem olmadığı için yan yan baktım geçtim.

Az biraz kitap aldım. Bu kitapların tanesi 20 lira, resmen bedava ama seçenekler bana hitap etmiyordu. Kerime Nadir okumamıştım iki kitap aldım. Muazzez Tahsin Adını hiç duymadım satıcı '' al bunları, bunlar filme çevrilen kitaplar'' dedi. Eve geldim araştırdım ki aşk kitabı imişler. Ergen yıllarımda bile okumamıştım nasip kırklı yaşlara imiş. 

Hüseyin Rahmi'yi lise yıllarımda okumuştum.

 Köpekler kitabını incelerken içinin yırtık olduğunu fark ettik yine de alalım dedik. Satıcı yırtık ürün satmak istemediği için iki kitabı da alın tek fiyat ödeyin dedi. Birisine hediye edersiniz dedi. Kızım büyüyene kadar birini parca pinçik eder, sonra diğerini çıkarırız dedim.

Gözlükleri biraz pahalıya almış olabiliriz. Birisi Sebago diğeri De Valentini. Şu kadar ama size şu olur dedi son anda dediği fiyatın 50 lira üstünü aldı :) İki gözlüğe 850 lira verdik. Sonradan De Valentini'nin  cam kalitesini beğenmedim. 

Saat Ovaras marka, daha önce duymadım. Oldukça eski idi  saatin kurmalı olmasına vuruldum. 600 liraya aldım. 

London Maketi  ve Terazi bana göre toz yuvası ama Kocam Bey kişisi sevdi.

Hava çok sıcaktı. Saç tavan iyice pazarı ısıtmıştı. Kızım arabasının içinde baygınlık geçirmeden çıkalım dedik. Bir güne neden bir kaç işi sığdırdık bilmiyorum. Oradan AVMye gittik. Ankara da deniz yok ama biz kocama olta takımı almaya gittik. Kızımın ayakları büyümüş. Düğünde giymeye ayakkabısı yoktu. LCW den iki çift ayakkabı aldık. Büyük numara aldım büyüyünce de giysin :)

Eylül başında eşimin yeğeni evlenecek memlekete gidip geleceğiz. Tatil yapmaya paramız yok ama 10 saat süren memlekete yılda üç defa gitmeye paramız var :/

Ne güzel yazarken ben yine sinirlendim. 

Neyse Kızım uyanmadan ben iki satır kitap okuyayım. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizden alalım bir fikir....