23 Aralık 2024 Pazartesi

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar

 

Her yıl başında heyecanla yeni okunacak kitapları belirler ve hızlı bir başlangıç yaparım. O hız ilerleyen zamanlarda sekteye uğrar, yıl sonunda tekrar hızlanır. Bu şaşmaz bir kuraldır. 

37 kitap okumuşum. Az zorlasam 40 yaparım dedim ama olmadı. 

Yıl içerisinde 41 tane kitap almışım. Çoğunu okumuşum. Kendime şaşırdım doğrusu. 

Her yıl illaki istatistik rapor tutarım. 

Okuduğum kitapların sayfa sayısını not almamışım. 

Erkek yazar ağırlıklı okumuşum. 

Kadın yazar olarak Suat Derviş den daha önce kitap okumuştum. Mina Urgan, Ayfer Tunç, Nurten Ceceli Alkanlı 2024 yılında tanıdığım yazarlar olmuş. Nurten Hanım ile yüz yüze tanışma fırsatımızda oldu. Ayancık'ta öğretmen olan kuzenimi ziyarete gitmiştik. Müftülük tarafından düzenlenen etkinliğe denk geldik. Müftünün Hanımı da kuzenimin okuldan arkadaşı olunca sıradan bir imza gününden fazlası oldu bizim için. 

Bolca roman okumuşum. 

9 adet kitabı E kitap olarak okumuşum. Allah'dan zamanında bolca kitap indirmişim şuan indirdiğim sayfalar aktif değil. 

Azra Kohen - Aeden 

Bu kadar uzun kitaplar neden tek cilt olur. Konu biraz fantastik. Farklı bir evrende büyüyen iki şahıs dünya dediğimiz evrene gelir. Dünyanın sıkıntılarına çözüm üretirler tek başlarına. O zamanlar meşhur zenginlerin rezillikleri için oluşturulan ada duyulmamıştı. Şuan yeryüzünde yapılan binlerce iğrençliği düşününce midem bulandı. 

Reşat Nuri Güntekin severek okuduğum yazarlardan biridir. 

Kızılcık Dalları'nda evlatlık konusu işlenmiş. Evin hanımı tüm evlatlıklarım vefasız çıktı dediği bir bölüm vardı. Sürekli başa kalkılan minnet duygusunda vefa ne kadar aranır ki? 

Değirmen de küçük bir kasabada deprem olur, yok yok eski bir yapı içinde yapılan eğlenceyi kaldıramayan konak sarsılır. Bu sarsıntı abartılır haber Payitahtı bile aşar dünya basınına taşınır. Küçük hesaplar peşinde liyakatttan uzak insanlar. Aradan yıllar geçse de pek tanıdık hikaye.  

Bir Dinazorun Anıları - Mina Urgan

Hangi akla hizmet hiç bir kitabını okumadığım birinin hayatını okumaya kalkarım ki. Tavsiyesine güvendiğim bir iki blog önerisi diye yıllar önce not almışım okurken sevmedim. Zenginliği züppelik olarak gören birinin ben öyle değilim, farklıyım züppeliğinden başka bir şey değil. 

Kraliçeyi Kurtarmak - Vladimir Tumanov

Yazarın daha önce Haritada Kaybolmak adlı hikaye kitabını okumuştum. Bu kitapta matemetik sevmeyen bir çocuk ve arkadaşları arasında geçiyor. Bir kitabın içindeki kalede hapsolmuş  kraliceyi kurtarmak için matematik denklemi çözülmesi üzerine akıcı bir çocuk kitabı.

Fususul Hikem - İbni Arabi

O kadar uzun zamandır okumaya çalışıyorum ki nihayet bitti. Hikmetlerin özü diye geçer. Peygamber hisseleri üzerinden hikmet çıkarmamızı öngörür. Kitap güzeldi ama okuduğum bölümleri o peygamber ile bağdaştıramadığım kısımlar vardı. 

Doğudaki Hayelet - Pier Loti

Yazarın daha önce Aziyade adlı romanını gerçekmiş de oradaki roman kahramanı yıllar geçtikten sonra Aziyade 'yi bulmaya gelmiş gibi kısa bir hikaye. 

Fıcıdaki Öyküler - Storm

Yazarın daha önce de hikayelerini okumuştum. Bu hikayeler biraz daha bizden gibi. Etme bulma dünyası, babannemin anlattığı ibretlik hikayeler gibi : ) 

Ahmet Altan okumayı severim. Kılıç Yarası Gibi ve İsyan Günlerinde Aşk birbirinin devamı. Ben tersten okumuşum. İyi ki de ters okumuşum ilk kitabı okusam ikinciye geçmezdim. Kitaplar akıcı ve merak uyandırıcı ama cinsel detaylar rahatsız etti. 

Ayfer Tunç daha önce okumamıştım. Yıl  içerisinde iki kitabını okudum. Yarın Yarın ve Azizi Bey Meselesi .  İkisi de konu itibarı ile farklı kitaplar. Biri siyasi olaylar etrafında şekillenirken diğeri sanat çevresinde dolanır durur. İkisinde de insanın iç dünyasında verdiği savaşın dışa vurumunu ağır ağır okuruz. Nedense Aziz Bey'in dilini daha çok sevdim. 

Suat Derviş den iki kitap okudum. Ankara Mahpusu ve Gönül Gibi

İkisinin çıkış noktası gönül meselesidir ama gidiş aynı değildir. Birinde mahpustan çıkışta hayata tutunma cabası diğerinde ifade edilemeyen duygulardan kaçış.

İskender Pala 

Mihmandar ; Daha önce başlamış ama okuyamamıştım. Zamanı gelmiş olmalı ki bir çırpıda okudum bitti. Bir Eyüp sultan hikayesi. İskender Pala dili ile ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. 

Mesela ; İlk defa yazarın yüzeysel bir kitabını okudum. 

Azap Gülleri - Feridun  A. Erduran 

Konu itibari ile ilginç bir kitaptı. O kadar çok detay vardı ki bir kaç farklı kitap çıkabilirdi. Geleneksel Türk insanı olarak mutlu son bekliyordum ama olmadı. Galiba kitabın tadı da orada. Okuyacaklara için şunu söylemeliyim ki kasvetli bir kitap. 

Yaşar Kemal'den incecik iki kitap okumuşum. 

Tek kanatlı kuşta yamaçlı kasabasına giden kısacık yolda insanların kendi içinde kurup büyüttüklerini bir çırpıda okuruz. 

Kuşlarda Gitti küçük çocukların kuş yakalayıp satmak istemeleri üzerine kısa bir kitap. Bu kadar ince kitaba bu kadar umutsuzluk sığdırılır mı demeyin. Yaşar Kemal nihayetinde yapabilir. 

Gorki - Ana

Rus edebiyatının kasvetini sevmişimdir. Bu kitapta severek okuduklarımdan. 

Hep O Şarkı - Yakup Kadri

Türk klasiklerinde konak hayatı ilginç geliyor bana. Dışarda fakir insanlar olsa da konakta insanlar hiç anlam veremediğim lüks içinde yaşamaktadır. Münire'nin ailesi fakirleşen konak ahalisinden. mutsuz bir evlilik, aile evine geri dönme. Anne babanın vefatı ardından yalnız yaşayan hala ile yaşlanmaya karar kılma. Yaşlanırken yaşadıklarını azma telaşı, roman içinde roman.  

Karabibik - Nebizade Nazım 

Kitap ilk köy romanı olarak geçiyor. Roman mı minik öyküçük mü bilemedim. Oldukça kısa. 

Voltaire - Babil Prensesi 

Okuduğumu da içeriğini de unutmuşum. Konuya bakınca ''e ben bunu yazmıştım ama nereye?''  Yaşlılık zor iş :( 

Sürgün - Refik Halid Karay 

Ah Hilmi Efendi seninle sürgüne gitmiş kadar oldum. 

Malazgirt Destanı - Niyazi Yıldırım Gençoğmanoğlu

Yazarın daha önce bir eserini okumadım ya da hatırlamıyorum. Şiir sevmem ama severek okudum. Muhtemelen başka kitaplarını da alacağım. 

Zamanın Kısa Tarıihi - Staphan Hawking

İsmi ile alakası yok evrenin oluşumunu yüzeysel bir şekilde anlatmış. 

Şuraya gittim. Bu konferansı verdim, orada bunu anlattım. 

ee yani ?

Benim için zaman kaybıydı. 

Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser - Honggyu Son

Sanırım daha önce Kore'li yazar okumadım. Yılllar önce okunacaklar listesine eklemişim. Neden, kimin önerisi hatırlamıyorum. Benim için aman aman bir kitap değildi. 

Her kesime hitap etsin diye tüm tuşlara basılmış bir konusu var. Kore savaşında ülkesine dönmemiş Müslüman bir Türk kenar mahallede kasaptır, domuz eti satar. Ölmek üzeredir ve evlat edinir. Kitabı da evlatlık çocuk anlatır. Bir yere ait hissedememe duygusu gözümüze gözümüze batırılır. 

Hani çocukluk travmaları patladı gitti de herkes bir travma anlatır oldu ya onun gibi. 

Katarsis x tra da kızın biri '' misafirliğe gittiğim evde dolaptan dondurma alıp yemiştim evin hanımı bana bağırdı.''  Olayın başını sonunu bilmiyorum kısa bir kesit önüme düşmüş. O kesite göre yorum yapmak gerekirse sana ikram edilmeyen şeyi sen nasıl dolaptan alabiliyorsun, ne münasebet. Yani bazı insanlara bazı şeyler kafamızda oturmaz ya kitaptaki anlatıcı için öyleydi benim için. 

Hacı Murat - L. Tolstoy

Ortaokul 100 temel eserleri kapsamında hazırlanmış bir kitap okudum. Tam metin mi ortaokul seviyesine mi sadeleştirilmiş bilemedim. Bildiğim bir şey varsa sevemedim. Edebi bir dil yok. Olay örgüsünde kopukluk var. 

Geri Döneceksin  - Maeve Binchy  

Daha önce de yazmışımdır. Yazarın dili yada kurgusu hakkında olumsuz yorum yapamam ama yayınevinin kitap kapağına Aşk/ Macera yazması kitabı basitleştiriyor. O kadar çok konu var ki tek bir alana indirgemek haksızlık olur. 

Küçük bir kasabada mutsuz bir evlilik yapan bir kadının iki çocuğunu bırakıp sevdiği adamla kaçması ile kitap başlar. Annesinin intihar ettiğini düşünen kızı babaya bırakılan mektubu imha eder ki annesi kilise mezarlığına gömülsün, argından dualar edilsin. Aslında bir ceset yoktur fırtına sonrası gölde tekne devrilmiştir.  Olaylar çok teferruatlı, ben beğendi. 

Cengiz Aytmatov

Son dönemde favori yazarım oldu diyebilirim. Kitapta dört faklı bölüm vardı. Sadece oyun şeklinde yazılanı sevmedim. 

Derviş ve Ölüm - Meşa Selimoviç

Orman kitabı - Rudyard Kıpling

Delifişek - Vasconceles

Müthiş Psikoloji - Hayır Deme Sanatı

Kitapların bir kısmını daha önce paylaşmıştım. 

Serkan Karaismailoğlu'nu pandemi dönemi keşfetmiştim. Haftalık dizi film kitap öneriyordu. O zamandan bu yana kitap okuyacağım dedim kitapları aldım kenara koydum. 

Piamater bir seri ve kitap en heyecanlı yerinde bitiyor. Nerobilim üzerine bir roman serisi. Kitapta konular kişiler üzerinden verilmiş. Kokuların insan üzerinde etkisi. İnsanların bir renginin olması gibi ilhiç konuları işliyor. 

Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum kitap mikyobiyota üzerine bir denememi araştırma mı emin olamadığım bir tür. Biyoloji sevenler rahatlıkla okuyabilir.

Ben den bu kadar. Yeni yıl hedefim yok. Kafama göre takılacağım. 



3 Eylül 2024 Salı

Kitaplar; Bir Dönemi Anlamak

 Ne zor bir yere ait hissedemem. gidecek yerinin olmaması. Hayattan beklentin olmadan yaşayıp gitmek.

Yıllar önce Refik Halid Karay'ın Sürgün adlı eserine başlamış hüzün duygusu ağır gelince bırakmıştım. Bitirmek bu günlere nasipmiş. Suat Derviş'in Ankara Mahpusu sonrası ağır oldu. Sanki birbirinin devamı gibi halbuki dönem farklı.


Hilmi Bey Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşar. Yeni kurulan ülkede ona yer yoktur. Beyrut, Halep ve Şam da gecen iki yıl. Hayatı  uçlarda yaşayarak dolu dolu iki yıl. Sürgün edilmek mi zor, gördükleri mi zor bilinmez. 

Vasfi'nin dönemimde Cumhuriyet kurulalı hayli zaman geçmiştir. Vasfi'nin mahpustan çıkışını hem dönemini hem de geçmişe dönerek okuruz. Vasfi Mahpus sonrası bilmediği şehir Ankara da pek duramaz İstanbul'a gider. Gider ama onu bekleyen kimse yoktur. Annesi daha Vasfi çıkmadan vefat eder. Ne sokaklara aittir Vasfi ne de toplumun bir kesimine. 

1945 yılında gazetede tefrika edilen kitap 1968 yılında kitap olarak basılır. 

İki kitapta da duygular çok güzel işlenmiştir. Yalnızlık hissi insanın içine işliyor. 

Reşat Nuri okumayı severim. En basit hikayeyi bile etkileyici bir dille aktarır. Nedense Değirmen'i okurken sıkıldım. Belki ara verdiğim için kitap pek sarmadı. Ufak bir depremin bu derece abartılarak gündem oluşturulmaya çalışılması arka planda ülkenin gidişatı.  konsept pek yabancı gelmedi. 

Bu üç kitapta da dikkatimi çeken insanlar ne çok içiyormuş. Hemen bir sofra kurmalar, davetler. meyhaneler. Meyhane ve saz alemi bol olunca bazı parça adları da geçiyor haliyle.   


Yandıkça oldu suzan kalb-i şeref-feşanım.

Mahsul-i süz-i dildir süzişlidir figanım.

 

Söğüdün yaprağı narindir narin

İçerim yanıyor dışarım serin

...

Işte geldim, gidiyorum,

Şen olasın Halep şehri!

Alıntı 

Hürriyet insana insanlık vekarını kaybetmemek için lazım gelen şeylerin hepsini birden ve bir arada vermezse ona hürriyet denilemez. Hürriyet lugat kitaplarında boy gösteren ve tarif edilen bir kelime olmamalıdır.

Eğer hürriyet hayatın ihtiyaçları ile tezad halinde ise, eğer sizi en meşru ihtiyaçlarınızın kölesi yapmıyorsa, bilakis et rafınızdaki kimselerle tam bir ahenk içinde yaşamanızı mümkün kılıyorsa, o zaman size mutluluk getirir.

...

Keyifle kalın.


13 Ağustos 2024 Salı

Kitaplar

Etisem kursuna gittiğim için kitap okumalarım biraz sekteye uğradı. Az biraz alışveriş yaptım, yaptığım alışverişten daha az da okuma yaptım. 

En az aldığımın yarısı kadar okuma hedefim var. 

Çayyolu Antika Pazarından az biraz almışım. 



Yeni hikayeleri okumadım sadece diğer üçü bitti. 
Bir kısmını yazmışım

İstanbul 'a gidince Bakırköy pazarından kitap aldım. 


Dövüş kulübünü yeğenim aldı okumak için. 
Hep O Şarkı ve Kılıç Yarası Gibi bitti. 
Yol Hali baş ucumda ara ara okuyorum. 

Hep O Şarkı
Sevdim mi emin değilim. Nedense kızı çok yalnız buldum. Baştan sevdiği ile evlense mesut olur muydu,  yoksa erkenden gerçek yüzünü görüp baba evine döner miydi. 
Öyle olsaydı boşuna beklemezdi herhalde. 

Kılıç Yarası Gibi
İsyan Günlerinde Aşk kitabı ile seri ve bu kitap ilk kitap. Ben sıralamayı tersten okumuşum. Diğer kitabı sevmiştim, bu kitap biraz rahatsız etti. O derece cinsel detaya ihtiyaç var mıydı emin değilim.


Temmuz Haziran aylarında okuma hızım arttı 8 kitap okudum. 

Cengiz Aytmatov  Bütün Hikayeler

Yayın evi yazarın hikayelerini dört cilt halinde basmış. Ben de iki cildi var. Farklı yayınevlerinden de üç farklı hikaye var elimde. 

Selvi Boylum, Al Yazmalım

Kitabın orijinal isminin kırmızı kamyon olduğunu duymuştum yıllar önce. Film kitaptan uyarlama olduğu için bire bir aynı olmasını beklemiyordum. Kitap versiyonunu da sevdim. İlyas ile Asel dağ yollarında tanışır ve Asel'in ailesinin onayı olmadan evlenirler. Evlenme kısmı biraz tuhaf çünkü öyle bir eylem yok. Neyse efendim gayet güzel giden birliktelik İlyas ‘ın sorumsuzluğu yüzünden biter. Asel sessizce çekip giderken Baytemir ile yolları kesişir. İlyas da gittiği yerlerde tutunamayıp geri dönünce yollar birleştirir ama gönüller birleşemez.

Erken Gelen Turnalar

Hacımurat ve Sultanmurat iki kardeşe verilecek iki isim mi emin değilim. Sultan Murat 15 yaşına girmek üzere olan genç bir delikanlıdır. Dört kardeşin en büyüğü, anne babanın göz bebeği. Baba savaşa gider son ana kadar hiç haber alamadık döndü mü kaldı mı? Gidenler geri gelmez çoğunlukta Geri gelen olmadığı için de okul öğrencilerinden büyük olanlar çiftlik işlerini yapması için okuldan alınır. Bir taraftan baba özlemi bir taraftan omuzlara binen yük ve  sevdiğine açılamama. Zordur genç olmak, genç yaşta sorumluluk sahibi olmak. İş çoktur, imkanlar sınırlıdır.

Fuji Yama

Tiyatro/ oyun okumayı  sevmeyen bir insan olarak acaba atlayıp diğer hikayelere mi geçsem dedim ama geri döndüm.  Dini inancın sorgulanması üzerine giriş yapıyoruz. Hayatı , dostluğu sorgulayarak bir sonuca varmadan bitiyor.

Deniz kıyısında Koşan Ala Köpek

Yaşlı Adam ve Deniz hikayesini anımsatan bir parça olmuş. Yetişkinlerin kararları beni olduk şaşırttı.

 Derviş ve Ölüm

Yıllar yıllar önce okuma listeme eklemişim. Aradan o kadar zaman geçmiş ki konu neydi unutmuşum. Sahafta görünce hemen aldım. Sahaftan aldım diye ucuz aldığım düşünülmesin, pahalının bir tık altı.

Neyse efendim. Bir Mevlevi Şeyhi etrafında dönüyor hikaye. Ölüm ve adalet üzerine bir insanın ruh dünyasını gayet akıcı bir şekilde bir çırpıda oanlatıyor. Altı çizilecek o kadar çok yer var ki . Ben de kalem yoktu o ayrı dava.

Jose Mauro De Vasconcelos -Delifişek

Her Latin edebiyatı okuduğumda aynı şeyi düşünüyorum. "Sevmediğim halde neden okuyorum? " Gerçekten insan sevmediği halde neden vaktini ayırır ki!

Çocukluğunu severek okuduğumuz  Zeze ergen iken tam bir serseri. Anlatımı falan iyi olabilir ama ben sorumsuz insan sevmiyorum o yüzden kitabı da sevmedim. 

Pia Mater- Serkan Karaismailoğlu

Yazarı pandemine keşfettim. O zamandan beri bir kitabını okuyacağım dedim ama olmadı. Kitabı bir çırpıda bitirdim. Hiç olmayacak yerde bitti o ayrı dava. Serinin devamını alayım dedim sahaf alışverişine alışan birisi için pahalı geldi.

 Müthiş Psikoloji – Hayır Diyebilme Sanatı

Kitaba uzun zaman önce başlamıştım. Kitap geçişlerinde ar ara okuyordum, nihayet bitti.

Geri Döneceksin

Kitap okumaya odaklanamadığım bir dönemde başladım. Oldukça akıcı bir kitap. Küçük kasabaya fazla gelen iki çocuklu anne mektup bırakarak kasabayı terk eder. Annesinin intihar ettiğini düşünen kızı mektubu imha eder. Mektup imha edilirse kilisenin uygun gördüğü yere gömüleceğini umar küçük kız. Aradan yıllar geçer ve kız annesinin arkadaşından mektuplar almaya başlar. Mektupları aldığı kadına sürpriz yapınca annesi ile karşılaşan genç kız durumu atlatması zaman alır.

 Hacı Murat – Le Tolstoy

Kitaba başlarken edebi bir şey bekliyordum. Gittim geldi, koştum durdum. Bir anda da öldüm.

İki ayın bilançosu gayet iyi

Sosyal medyadan uzak kalmak  ve farklı dönemlerde toplam 15 gün hastanede yatmak  kitap okumamda etkili oldu. 
Bir sonraki kitap okuma performansı için hasta olmamayı umuyorum.

18 Temmuz 2024 Perşembe

Az Biraz Gezmece

Ramazan bayramı sonrası Bayram tatili diye yazmaya başlamışım. Fotoğrafları yüklemeden bırakmışım. Kurban bayramı dönüşü yazı yazayım derken bir önceki bayramın eksik olduğunu görmüş olmam :)

Ocak ayının ilk haftası işten ayrıldım. İşten ayrıldığımız ara tatilde Artvin'e nişana gittik. Yol üstünde  Çorum, Rize, Amasya gibi şehirlerde bir iki müzeye uğradık.

Bir ay sonrada ben İstanbul'a gezmeye gittim. O yüzden bayram tatilinde farklı bir şehirde gezmek istiyordum. Tek maaşla geçinince mümkün olmuyor haliyle.

Kalabalık İnsan gruplarına giresim gelmediği için erkenden yollara düşmedik. Ankara ya yakın diye Eskişehir Yazılıkaya ya gittik. Frig vadisinin Afyon ve Kütahya ayağını yıllar önce gezmiş çok beğenmiştim. Eskişehir kısmını da çok beğendim.  Tam kamp yapma rotası. 


Nisan da gidince tam doğanın uyanmasına denk geldik.  Yolda bulduğum sakarca otunu ara ara toplayıp yedim. Ebegümeçi topladım ama annem bana sormadan çöpe atmış.  Hatta abartım taze ısırgan bulmuşken bir poşet dolusu topladım. İstanbul'a gidince annem çorba yaptı. 

 
Doğanlı kale'nin    haritada verilen yol uzun diye farklı bir rota yaptık. Yolu kötü, manzara muhteşem. Gerdekkaya da güzeldi. Yol üstünde pismis kale ve akpare kale tabeleleri olsa da yol olmadığı için gidilmiyor. Boşuna toprak yola girmemek gerek. 



Yazılıkaya ya gitmişken Han yer altı şehrine gittik. 

İstanbul'a giderken Sapanca'ya uğradık. Daha önce gidip sahilde yürüyüş yapmıştık. Bu sefer o yürüyüş yolunu bulamadık. Haritanın verdiği yolda kısacıktı, yürüdük bitti. Göl de dalgalı olunca açılamadık. Teleferikle tepeye çıktık, az yürüyüp geri döndük. Manzara güzeldi. Bilet kişi başı 200  lira idi. Deniz bisikleti 20 dakikası 350 lira demişti. Allahtan hava kötü idi o parayı vereyeçeğim için içimde kalmadı. 

Arife günü İstanbul Arkeoloji müzesine gittik eşimle. 

Bir ay önce yapmış olduğum İstanbul ziyaretimde Arkeloji müzesine gitmek için ablam ile yola çıkmış bir kaç müzelik rota çizmiştik. İlk Gittiğimiz müze İslam Sanat müzesi ( İbrahim Paşa Sarayı ) olmuştu. Ablamın müze kartı yoktu orada sıra beklemeden çıkarırız dedik. Halettik içeri gireceğiz ben giriş yapamadım. Çorum müzesinden aldığım müze kartın kişileştirilmesi gerekiyormuş. Tekrar sıraya girip işi hallettik. 

Ablam daha önce gitmediği için Büyük Saray Mozaikleri müzesine gidelim dedik ama kapalıymış. Oradan Arkeojiye yürüdük. Yemek yiyip öyle devam edelim diye Gülhane Parkı içinde ki Beltur'a gidelim dedik. Hangi ara popüler oldun da kuyruk oluştu anlamadım ki. Sırf gezmek için ablam işten izin almış, hafta içinden erkenden yola çıkmıştık. Hem yemek sırası beklemek istemedik hem de yorulduk derken müzeye girmeden geri döndük. 

Bu sefer aynı şey olmasın diye  ilk rota Arkeloji müzesi oldu. Müze öncesi Gülhane parkında Laleler içinde dolaşmaya ihmal etmedik. Müze sonrası tekrar parka girelim dedik ''aman Allah'ım o ne galabalık. ''

Lunaparkları sevmem ama yeğenim istediği için Bayrampaşa Adaparka gittik. Çok saçma bulduğum ters eve girdik. Yeğenin yaşının elverdiği çarpışan oto ve mini trene bindik. Gondol ve kamakaziye binmek isteyen yeğenim mini trende az biraz tırstı. Aklı diğer tehlikeli araçlarda kalmamıştır. 

Bayramın ikinci günü Moğlava kemerine gittik. 


Daha önce kar varken gitmiştik. Giriş kısmı su altında olduğu için girememiştik. Bu sefer girdik. Kilitli demir kapı üzerinden atlayarak giriliyor, buna rağmen kalabalık vardı. Güzel eğlenceli bir gündü.

Bayramın üçüncü günü dönüş yoluna girdik. Aklımızda Garipcçe vardı. üçüncü köprü yolundan bile bir saatlik yol olduğu için vaz geçtik. Eşimin Kartepe ve Başiskele de ki akrabalarına bayram ziyaretine gittik. Eve geldiğimizde 00:00 olmuştu. Sonraki gün sersem sersem evin içince dolaştık durduk. 

Neyse ki Bayram tatilini kısa tuttuk. Eve gelip dinlendik. 

Kurban Bayramında  gidip gitmeme konusunda çok kararsızdım. Bir önceki sene iki kurbanı sabah namazına kadar tek başıma halledince bir daha Artvin de kurban kesmem demiştim ama gittim. Neyse ki görümcen yardım etti. İlk kayınvalidemin kurbanını hallettik. Sonra eşimle bizim kurbanı halettik. 5 saate kurban ve ev temizliğini bitirdik. 

Yolda çok yorulduğum için gezmeye gitmedim. Buna köylerdeki akrabalar da dahildi. Sadece Trabzon'a gidince Kızlar manastırına gittik, çarşı içinde gezdik. 



Düğün fotoğrafları  çekimi vardı onları bekledik. Tam boş alanları fotoğraflayalım dedik ki kültür yolu tanıtım afişleri her yere asıldı. Biz ücretle girdik, bir gün sonra ücretsiz olacaktı. Ortamı beğendik, oradan Boztepeye gittik. Yürüyüş yolu ücretli imiş, değmez dedik gitmedik. Ahi Evren Dede Türbesine gittik. Daha önce gitmemiştim. Manzara güzeldi. 
Pazar günü eşimin yeğeninin düğünü vardı. 5 saat düğünde oturduk, gece eve geldik, sabah dörtte kalkıp yola çıktık. Çok şükür sorunsuz bir şekilde eve döndük. 

Çok çabuk yorulduğum için de Ankara için de de gezmeye gitmedim. 

Ayrancı Antika Pazarına ve kuzenim gelince Gölbaşı'na tekne turuna gittik. Enerjim yeterse Çayyolu antika pazarına gitmeyi planlıyorum. 
Bir kaç ay sonra da  Etisem kursunda yaptıklarımı yazarım artık : )


1 Mayıs 2024 Çarşamba

Film

Umutların Yeşerdiği Yer - Where Hope Grows

Alkolik eski sporcu ile markette çalışan dawn sendromlu market çalışanı arasındaki dostluğu konu alan film çok güzeldi. 


The Professor ( 2018 ) 


Kanser olduğunu öğrenen profesörün yaşamının geri kalanı hakkında bir filmdi. Cinsel detaylar bu derece verilmeden de güzel bir film olacakken neden bu derece rahatsız edici oldu bilemiyorum. 

Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?

Uzun zamandır izlemeyi düşünüyordum, neden bu vakte kaldı ben de bilmiyorum. Gayt akıcı, zevkli bir filmdi.

Orman Gezisi


Dwayne Johnson'un çoğu filmini izlemişimdir. Hem macera hem komedi bir arada. İyileştirici güçleri olduğu düşünülen bir ağaç yaprağının peşi sıra nehirde tekne kiralayıp yola çıkan iki kardeşin başına gelmeyen kalmayacaktır. 

Komsum Bir Ajan


Ajanlı komedi filmlerini çok severim. Bu filmi de seveceğimi düşünerek başladım. Vaktinde bu konsepte çok film izlemiş olmalıyım ki sıkıldım. 

Mafia Mamma


Toni Collette 'yi ilk Kill Bill ile keşfetmiştim. Sonraki süreçte izlediğim filmleri umutsuz ev kadınları modunda idi. Bu filmde biraz umutsuz ev kadını modunda başlayıp mafya ile çıkılan yolda ne istediğini bilen kadın olmaya doğru evrilme sürecini görüyoruz. Ben severek izledim. 




8 Mart 2024 Cuma

Şubat Okumaları

İsyan Günlerinde Aşk - Ahmet Altan 

Yazarı severek okuduklarımdan. İstanbul'un işgal günlerini kısa kesit şekilde  okumuştum ama kimden okudum hatırlamıyorum. Konu ilgi çekici olunca hemen başladım, okurken de zevk aldım. 

Kurgu güzeldi, çok farklı karakterleri göze batmadan, eğreti durmadan işlemiş. 

Yazarın dilini sevenler için tavsiye edilir. 

Fıcıdaki Öyküler - Storm

Yazarın daha önce de hikayelerini okumuştum. Bu hikayeler biraz daha bizden gibi. Etme bulma dünyası, babannemin anlattığı ibretlik hikayeler gibi : ) 

Günümüz İnsanına Fususu'l Hikem - Muhitddin İbn Arabi 

Kitabı alalı o kadar uzun zaman oldu ki. 2017 de Beyazıt kitap fuarından almışım. Ne güzel günlerdi, ramazanlarda fuara gidilir, akşamına Süleymaniye kuru fasulye yenir, teravih namazı kılınıp sahura doğru eve dönülür. Alınan kitaplar artık ne zaman nasipse okunur. Bu kitabı da parça parça okudum. Hiç elime almadığım yıllar da oldu. Son bir kaç parça kalmıştı. Bazı parçaların vermek istediği dersleri pek anlamadım :/ 

Doğudaki Hayelet - Pier Loti

Yazarın daha önce Aziyade adlı romanını okumuştum. O kitabın yanından bu kitap hikayecik  gibi kısa kalır.

Konu asker olan kahramanımız uzun bir seferden sonra İstanbul' a yolu düşer. Yıllar önce yasak aşk yaşadığı Aziyade' nin peşine düşer. Evli olan Aziyade'ye ulaşmak o kadar kolay değildir. O yüzden yakın arkadaşı Ahmet'in izini arar, ardından Aziyade' nin izlerini takip eder. Konu sadece arama üzerine kurulu. Geçmiş zamanda bu iki karakter neler yaşamış bilemeyiz. 

Bir Dinazorun Anıları - Mina Urgan

Hangi akla hizmet hiç bir kitabını okumadığım birinin hayatını okumaya kalkarım ki. Tavsiyesine güvendiğim bir iki blog önerisi diye yıllar önce not almışım okurken sevmedim. Zenginliği züppelik olarak gören birinin ben öyle değilim, farklıyım züppeliğinden başka bir şey değil. 

Mesela - İskender Pala

İlk defa yazarın yüzeysel bir kitabını okudum. 

Yeni yılla birlikte bir heves kitap okurum yıl içerisinde bu okuma hızım yavaşlar. Şaşmaz kuraldır. Sıkılma kısmına erken başladım. Mart başında 8 kitap ile okumaya ara verdim. 





10 Şubat 2024 Cumartesi

Memleket Yolları

Görümcemin oğlunun nişan günü belliydi. Yıllık iznimi kışın memlekette bitiremem diye gidesim yoktu. İşten ayrılınca gittim. Çok da mennum kaldım. 

Ankara Artvin Arası git git bitmeyen yollar. Aralarda mola vermek lazım. 

İlk mola Çorum müzesi oldu. 

Daha önce Hattuşa'ya gitmiştik. Yol üstü olduğu için parça parça gezeriz diye her sene başka bir yeri gezmeye karar vermişti. 

Müze kartımın süresi geçmişti. Yeni kartımı çıkardım. Görevli dijital almam gerektiği konusunda yönlendirme yaptı. Olmaz ben basılı kart istiyorum, hatıra diye saklayacağım dedim. Olmayan kart adıma çıkarıldı. 


Tarihi yerlerde yemek yeme pahalı olduğu için müze kafesinde yemeyi tercih ediyorum. Eşimde hatıra ürün almayı seviyor. Kart ile az miktarda olsa indirim oluyor. Müze gezenler değerlendirmeli. 
Müze küçük olsa da severek gezdik. 

Memlekete nişan için gitmiş olsak ta tabu işlerimiz vardı. Ya tabuda ya da hastanede geçti günlerimiz. Küçük yerde her yer birbirine yakın halleder döneriz dedik ama olmadı. Beş kalem iş varsa süreç böyle ilerleyecek diye baştan belirtmiyorlar. Tek işlem yapıp gidiyorsun şimdi bunu yap diyorlar. Belediye, tabu ve banka arası git gel yapmaktan helak olduk. 

Bir gün balık tutma bahanesi ile çıktık, az biraz dağlara çıktık. Güzel yerler gördük. 

Dönüş yolunda Rize Kalesi ve Çay Bardağını görmeye gittik. Daha önce Rize dağlarına gitmişliğim var doğası çok güzel. İlçesi Ardeşen 'e de bir kaç defa gittiğim için şehir için görünce çok şaşırdım. Dar dolambaçlı sokaklar, değişik bir şehir. 

Köye geldim babam yalnız yaşadığı için ev temizliği çamaşırla günü geçirdim, gezemedim. 

Daha önce denemeye cesaret edemediğim ağaç domatesinin tadına baktım. Adı Tamarillo


Babamlar meyve tohumunu saksıya dikip büyünce toprağa ekmişler. Ben de tohumdan çoğaltmayı düşünüyorum. 


 Karadeniz sahil boyunca her yer narenciye doluydu. O kadar ki altına dökülmüş çürümeye başlamış. O kadar  çok ki ye ye sıra gelmemiş. Kasa kasa topladık, dağıtırız diye.

Trabzon dan sabah erken yola çıktık. 


Kış için hava fazlası ile güzeldi. 


Amasya ya uğradık bir kaç saat gezdik. 
 Şahzadeler Müzesi, Hazeranlar Konağı ve Arkeolji Müzesine gittik. Çarşıda gezdik. 






Kaleye çıkmadık. Niyetimizde yatıya kalmak vardı şehir küçük olunca kalmaktan vazgeçtik. İyi ki de kalmadık perişan bir şekilde eve geldik. 
10 günlük memleket tatili yorucu  geçse de hava değişikliği iyi geldi.