3 Eylül 2013 Salı

Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu

Kitaba başlarken ağır başlamış olsam da son kısımları hızlıca bitti. 
İlk 200 sayfayı kaç günde okudum bilmem ama son 300 sayfa iki günde ağlaya sızlaya okundu onu biliyorum. 

Özellikle Zehra ve Büyükhanım'ın yolculukları Setterhan'a göre  çok etkiledi.  Setterhan için erkek adam çabuk alışır mantığımı güttüm ne?
Fark ettim ki ben ayrılık hikayeleri seviyormuşum. İlk İsmail ayrıldı. Ardından Siranuş hanım ve asıl kahramanlar. Ne kadar zorlanarak okusam da ayrılık olmayınca gerçekçi, durmuyor benim için. Tabi güzel bir dille anlatılması da var. 
Zehra Trabzona geri dönünce onun yerine koşa koşa Hacıbey'e varasım geldi. Ev nerede kestiremedim, yoksa koşacaktım :)
Gözlemci pek çok yeri  yürüyerek geçti de bana pek yakın gelmedi mesafeler. Deniz doldurulmuş deniyor o yüzden evin yerini tam olarak anlayamadım. Hoş deniz doldurulmasa imiş Trabzon merkezi pek bilmem ya :)

Kitabı pek çok kişi okudu. O yüzden ben uzun uzun yazmayacağım. yok ben okumadım merak ettim diyorsanız. Kültürelfte çok güzel bir yazı var. Oraya bakabilirsiniz. Hatta izlemeye alabilirsiniz. Pek çok blogda güzel yorumlar olsada benim aklıma şuan gelmedi.
Beğendiğim yazılar bulunca kendi yorumumun altında link vermeye karar.
Ben beğendim sizde okuyun diye.
İlk karalama defterini bakın ardından kitap sohbetçisi'ne bakmayı ihmal etmeyin.

Bol okumalı güzel günler dilerim.

Kalın sağlıcakla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizden alalım bir fikir....