Ah efendim bu günler geçer giderde neden haberdar etmez.
Bir türlü geçmeyen sattler aylar, yıllar hesabı yaparken nedense çabucak geçmiş oluyor.
2016 yılından iki ay geçmişte fark dahi etmemişim.
Bu zaman zarfında neler okumuşum bir iki kelam edeyim, sonra döner bakarım.
Babamların ( babam ve küçük amcam ) köydeki kitaplığının bir hazine olduğunu fark etmem için yılların geçmesi gerekiyormuş. Allahtan yazın köye gittimde dönerken bir iki kitap aldım.
Yıllar önce Menekse Abla bana kitap vermişti. O kitaplardan okumadığım kitaplar var. Aynı davranışı köyden getirdiğim kitaplara yapmayacağım en azından yarısını bu yıl okuyacağım.
Bir türlü geçmeyen sattler aylar, yıllar hesabı yaparken nedense çabucak geçmiş oluyor.
2016 yılından iki ay geçmişte fark dahi etmemişim.
Bu zaman zarfında neler okumuşum bir iki kelam edeyim, sonra döner bakarım.
Babamların ( babam ve küçük amcam ) köydeki kitaplığının bir hazine olduğunu fark etmem için yılların geçmesi gerekiyormuş. Allahtan yazın köye gittimde dönerken bir iki kitap aldım.
Yıllar önce Menekse Abla bana kitap vermişti. O kitaplardan okumadığım kitaplar var. Aynı davranışı köyden getirdiğim kitaplara yapmayacağım en azından yarısını bu yıl okuyacağım.
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
Rasim Özdenören
Uzun zamandır Rasim Özdenören okumak istiyordum ama ne ile başlayacağıma karar veremiyordum. Köy kitaplığında görünce hemen yanıma aldım. Okumak bugünlere nasipmiş.
Kaliforniya'nın portakal bahçelerinde portakal toplamaya çıkmış yüzbinlerce tarım işçisinin günde üç portakal karşılığında bütün gün çalışmaya mecbur bırakıldıkları için karınlarını doyuramadıkları fakat bahçe sahiplerinin fiyatları düşürmemek için toplanan portakalları denize döktükleri bir dünyada, bir bozukluk olduğunu görebilmek için Kaliforniya'ya portakal toplamaya gitmiş olmamız da gerekmez.
Cümleleri ile başlayan kitap
İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada "müslümanca düşünme"nin imkân ve yöntemi nedir? İslâm konusunda yeterli "malumat"a sahip olmak, "müslümanca düşünmek için yeter mi? İslâm özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı?
Cümleleri ile sona eriyor. Kitapta bu son cümleye cevap niteliğinde.
Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları
Cevdet Sait
Yazar kimdir, neler yazar hiç bir fikrim yok. Insan yayınlarından* daha önce okuduğum kitaplardan yola çıkarak beğeneceğimi düşünerek köyden getirdim.
Kitaba başlamadan kim olduğuna baktım. Yazar tanıtımında "Bozulmaların ve kokuşmaların batağı kabul ettiği büyük kent hayatından uzakta beslediği iki ineği ile Şam yakınlarında bir dağın eteğinde yaşamakta" yazıyordu. Yazar bu devirde yaşasa ne yapar acaba?
Hakkında pek bir şey bilmediğim yazar "değişen" toplumda "gelişim" sürecini ayetler, hadisler ve İslam düşünürlerinden örnekler vererek açıklamış. Bu kapsamda İbn Temiyye, İmâm Gazali, Seyid Kutup ve Muhammed Ikbal'den sık sık alıntılar yapmış.
Bizde bir iki alıntı yapacak olursak;
Kur'an-ı Kerim hastalık sözcüğünü çeşitli yerlerde anmaktadır. Fakat bununla kastedilen bireyin bedeninde oluşan rahatsızlık değildir. Kur'an'da adı geçen kalp hastalığı, fikirlerle münasebetinin ardından oluşan fikri hastalıklardır. Bu hastalık kişiyi ümmet içinde toplumsal görevini yapamaz duruma getirir. Nasıl kalp yetersizliği bedeni güç sarfı isteyen herhangi bir işe koyulmaktan alıkoyuyorsa, toplumun fikri odalarına çöreklenen zafiyet de toplumu hem bünye, hem de bilgi planında güçlü olmayı gerektiren herhangi bir probleme yönelmekten alıkoyar.
Dokuma esnasında bitki sapları nasıl ilmek ilmek örülüyorsa, nefsin örgütü de zaman esnasında kendisine çeşitli vesilelerle arız olan düşüncelerle fikir fikir örülerek tamamlanır ancak.
Kitap, peygamber sözü ve tüm doğa yasaları, onların farkında olmayan insan için atıl bir nitelik arzeder. Bu, sözkonusu yasaların etkinliklerini yitirmiş oldukları anlamına değil, Müslümanın onlardan artık yararlanmayacağı anlamına gelir.
Mesele, kitab'ın uyarma görevini yerine getirmediği değil, Müslümanın düşünme görevini yerine getiremediği yolundadır.
Yazarın Türkçeye çevrilmiş pek çok eseri mevcut ilerleyen zamanlarda başka bir kitabını okumak isterim.
Toplumbilim Üzerine
Ali Şeriatî
Ali Şeriatî'de uzun zamandır okumak istediğim yazarlardan birisi. Köyde iki adet kitap görünce hemen yanıma aldım. Hac ile ilgili olan şuan için ilgimi çekmedi, toplum bilimi ( islam düşüncesi ) üzerine okuma yapmışım madem devamı gelsin dedim ve başladım.
Kitabın giriş kısmında yazar hakkında detaylı bilgi veriliyor olması benim gibi yazarı tanımayanlar için avantaj.
Direk konuya giriş yapmak isteyenler için 30 sayfalık bibliyograf sıkıcı olabilir o ayrı dava.
Kitap hakkında fikir vermesi için bir iki parça paylaşacağım.
Hicretin hiç de tarihin ve tarihçilerin göstermek istediği gibi basit bir olay değil, tam tersi son derecede muhteşem bir ilke olduğunu; buna rağmen şimdiye kadar kimsenin bu konuya değinmediğini gördüm. Bütün tarih boyunca hicret, medeniyetlerin doğuşunda başlıca etken olduğu halde, tarih felsefesi ile uğraşanlar bile bu konuya gereken önemi vermemişlerdir.
Tarihte bildiğimiz 27 medeniyetinin hepsi, bir hicretten sonra ortaya çıkmışlardır. Bunun bir tek istisnası bile yoktur. Bir başka deyişle, ilkel bir topluluğun yaşadığı yurdu bırakıp bir baska yere göçmeden medenileşebildiğini gösteren bir örnek yoktur.
İslam, tarih ve toplumun temel ve şuurlu belirleyicisinin, Nietzschenin düşündüğü gibi seckinler, Eflatunun ileri sürdüğü gibi Aristokrasi, Calyle ve Emersonun inandığı gibi büyük insanlar rahipler ve aydınlar değil, kitleler olduğunu savunana ilk toplumsal düşünce akımını başlatmıştır.
İnsan davranışlarında hürdür; ama hürriyetini kullanabilmesi için tabiatta daha önceden var olan yasalara uymak zorundadır.
Adem'in kıssası nasıl insan felsefesinin kaynağı ise; Habil'le Kabil'in kıssası da tarih felsefesinin kaynağıdır ... Habil'le Kabil'in kavgası her kuşağın yaşadığı bitmeyen hir kavgadır.
Yazarın Adem'in oğullarından (habil ve kabil ) yola çıkarak toplum üzerine yaptığı yorumlar okunmaya değer. Mutlaka okuyun.
Benzer konularda farklı yazarlar okuyunca yorumlar ve bakış açıları değişiyor. Yeni fikirler, yazarlar ve kitaplar not alınıyor.
Ben bu üç kitaptan neler öğrenmiş, neleri not almışım?
Öncelikle yeni yazarlar tanımış, yeni fikirler edinmişim sadece bu bile yeter.
Bu kapsamda Ibn Teymiyye, Malik bin Nebi, Zemahşeri, Ayn El Kuzat Hamadani, Hüseyin M. Mansur fikir sahibi olduğum alimlerden bir kaçı.
Yeni kelimler öğrenmişim
Vărid; olabileceği akla gelen
Enfüsi; öznel
Ărız; sonradan ortaya çıkan
Āraz; tıpta belirti
Tazammun;kapsama içine alma
Cebriye; felsefe yazgıcılık
Tecviz; izin verme, yapılmasının uygun bulunması
Cerbeze; güzel konuşma, becerikli
Heyula; korkunç hal
Toplum bilimi üzerine okuduğum kitaplardan yola çıkarak şuan icin ibn Teymiyye okumayı düşünmüyorum. O kadar çok basvuru yapıldı ki okumuş kadar oldum. Belki Cezayirli yaxar Malik bin Nebi'den bir kitap okuyabilirim. Veeee uzun zamandır okumak istediğim İbn Haldun'un Mukaddimesini bir an önce okumalıyım.
Hadi birisi bana dergah yayınlarından hediye alıversin :)
Aslında okuduğum iki kitap ve iki dergi daha var ama bu yazı çok uzadı o yüzden burada bırakıyorum.
Allaha emanet olun.
* insan yayınlarından okuduğum kitaplar
Kitap gibisi var mı ki... Ne güzel dostlar.
YanıtlaSilBu arada merhaba, ben geldim :)
Evet kitap gibisi yok. Bu arada hoş geldiniz.
SilBurası bir kültür atlası gibi. Nereye yelken açarsan orada bulursun kendini. Buraya nereden geldim bilemiyorum. İklimi güzel bir yer sanırım. Takipteyim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, iadeyi ziyarete gelirim.
Silmim yazıyor muydun bilemiyorum ama okumayı sever kardeşimi bir kitaplı postta mimledim :) http://sununnotu.blogspot.com.tr/2016/03/gunlerden-mim.html
YanıtlaSiluzun zamandır da buralara uğrayamadığımı da fark etim.:/selam olsun.
Uzun zamandır mim yazmadım, daha doğrusu uzun zamandır blog aleminde gezinemiyorum. Arayı uzatmadan cevaplarım inşallah :)
Sil