25 Mayıs 2018 Cuma

Havadan Sudan # bilemedim kaç

Günler inanılmaz hızlı geçiyor.  Halbuki gün bitmeyecekmiş gibi geliyor. 
Bu akşam bloğ yazı yazacağım diyorum, unutuyorum. Bir bakmışım günler geçmiş gitmiş.

Ne yazsam bilemedim. Karışık bir giriş yapayım.  Daha önce giripde geçemediği sınavdan tekrar kaldım.  Daha doğrusu geçememe ihtimalim yüksek.  Bir öncekinden farklı olarak bu sefer çalışamadım. Zihnim tek satır bir şey okumayı kabul etmiyor. 
Elimdede kasvetli bir kitap okumaya çalışıyorum.


Zorum ne ki rahat okunur bir şey seç di mi, yok illla kasvetli olacak. 
Ruh halimden mi bilinmez okuduklarımdan da menmun kalmadım.
Stefan Zweig 'in yakıcı sır'ı mesela. Yazarın  okuduklarım içinde en az beğendiğim oldu.


Adı dilimin ucunda mesela. Giriş güzel gitti devamını sevemedim.


Danabaş köyünün öyküsünü bitirmedim, bitirmeyeceğim. Bu da can nihayetinde.

Fırsat buldukca müzik dinliyorum. Bir süre sonra o da gürültü gibi geliyor.
Bu na rağmen dinlerken huzur bulduğum bir iki parça var.






Dünyadan sesleri daha öncede paylaşmıştım. Tavsiye edilir, bir göz atınız. 

Ramazan geldi, geldi de bir şey anlamadım.  İş güç telaşı içinden yemek yemeyi çıkarmak dışında bir değişiklik olmadı benim için. 
Ne iftara gittik ne de birilerini ağırladık.
Aslında Süleymaniye iftarı yaptıkda sıradan geçti. 


Özetle bu aralar pek keyifsizim. Hayrolsun bakalım



20 Mayıs 2018 Pazar

Yetişkin Masalları

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde; pireler berber,  develer tellah iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir karı koca varmış.  Bu karı kocanın bir kızı olmuş.  Bir kızı mı! Yooo gökten düşen  elmalar misali üç kız, nur topu gibi.

Bu üç kız masal kahramanlarını bekle ye dursunlar. Beklenenler beklettiklerinden habersiz. Beklemişler beklemişler.

Günler bekleyerek geçmez, geçim sıkıntısı denen şeyde hiç durmadan kaynayan kazan değil ki başında dur bekle.

Mecbur şekerden yapılma evlerden taştan yapılan zindanlara geçmiş tüm masal perileri.
Masal perisi taştan zidanlara taşınırda kazan kaynatan cadılar mağaralarında durur mu?
Onlarda gelmişler işyeri denilen taştan zindanlara. Bu sefer kazalarına fitne tohumu atmışlar. 
Makam demişler,  kariyer demişler,  marka demişler.  Demişlerde demişler. 
İksir o kadar kuvvetli olmuş ki en büyüğünden en küçüğüne kadar herkes bu illetlere tutulmuş.  
Dostluk, muhabbet arka planda kalmış.  En salih düşünceli olan bile en yakınını geçmek için çabalamışta çabalamış. 
Biliyormuş ki çabalamasa  ayaklar altında un ufak olacak. 
Kimse onun içinde sönmek üzere olan dostluk ateşini görmeyecek.  
 O yüzden kalk ve koş peri kızı. Dün kaldığın yerde bekleme, bekleme ki arkandan gelenlerin ayakları altında ezilme!