30 Ağustos 2015 Pazar

Bin Muhteşem Güneş

Kitabı nasıl anlatsam bilemiyorum. Bir dram nasıl dile gelir, kağıda dökülür.  Ben nasıl özetlerim...
Azize daha bebek, Meryem 33 yaşında yaşlı bir kadın. 
Yaşlı! 
Kime göre, neye göre?  Kriter ne?
Kendi 50 yaşında iken 14 yaşında kız ile evlenmeyi niyet eden kıza göre yaşlı değil mi? 
Çok mu üzüldüm yoksa sinirlendim mi bilemiyorum.

Yazarın ilk kitabını dört sene önceki köy ziyaretinde bir günde okumuştum.  


Okuyanlar ilk kitabın tadını diğer iki kitabın vermediğini söyledikleri için okumayı erteleyip durdum. Baktım kuzende ikiside var, bir yerden başlamak lazım dedim ve üç günde okudum.
Kadın olmak her yerde zor. 
Leyla ve Meryem.
 Normal şartlarda arkadaş olur muydu bilinmez. Zaten Afganistan'ın normal zamanı var mı? 
Iki kadının dostluğu, birbiri için yapabilecekleri.
Anlatılmaz,  en iyisi okuyun.



27 Ağustos 2015 Perşembe

Coğrafi Keşiflerin İçyüzü - Abdurrahman Dilipak

Yazarı daha önce duymadım. Köy kitaplığında okunmaya değenlerden liste yaptım.  Bu kitapta listede olanlardan. Kitap basıldığında üç yaşında bile değilmişim. Inkılap yayınları mayıs 1988 de 4. baskısı yapılmış.  Ilk baskı 1984 de çekirdek yaydınları tarafından yapılmış.  
Kitaptaki yazılar yazarın islam dergisinde yazmış olduğu yazıların derlemesi. 

Gençliğin ders kitaplarındaki  yanlış bilgi ile yetişmemesi için kaynaklar ve delillerle gerçekler aktarılmış. 
Batılıların ilmi doğudan ( islam dünyasından ) aldığını, değiştirerek kendileri üretmiş gibi dünyaya sundukları bildiğimiz gerçekler.

Namaz her müslümana farz kılınınca fert fert her müslüman zamanı tanıma ve konumunu saptama mecburiyeti doğmuştur.  
 Hac ibadeti ile müslümanlar belli bir mekanda toplanmayı mecbur etmektedir ki bu durum müslümanlar arasında seyahatı, gelip gitmelerle birlikte bilgi değişimini,  ulaşımın kolaylaşması, yeni araçlar geliştirme ve yeni yollar keşfetme zorunluluğu doğurmaktadır.

Pusula, usturlap, saat kavramları bu şekilde geliştirilmektedir.

Islam dininin yeni ülke, kıta ve kıtalararası yayılmaya başlaması ile dünyanın pek çok yerinde müslüman Arapların kültürleri yayılmıştır. 
Batılı seyyahlar gittikleri yerlerde Arap kültürleri ile karşılaştıklarını itiraf etmişlerdir. Zaten gidilen yerlerde müslümanlar tarafında gidilip görülen,  haritası çıkarılan yerler.
Piri Reisin her yerde görüp aşina olduğumuz haritası Amerika kıtasına ait. Kristof Kolomb müslüman kaynaklarında bilinmeyen bölgenin haritasını görünce yola çıkmaya karar veriyor. Pek çok devletten yardım talebinde bulunuyor ve geri çevriliyor. En son Ispanya kraliçesi istediklerini veriyor.
Bir süre sonra kara  gözükmeyince tayfa isyan çıkarıyor.
 Kolomb isyanı bastırmak için " Tanrıya yemin olsun ki buralarda bir kara parçası var. Bunu müslümanların kitabında okudum. Müslümanlar bilirler ve yalan söylemezler" sözlerini sarf ettiği daha sonraki dönemde oğlu tarafindan kaleme alınıyor.
Vasco da Gama bir diğer seyyah. Seyyah diyorum çünkü onların yaptığına "coğrafi keşif" diyemiyorum. Gama  yola çıkmadan önce korsanlar tarafindan esir edilen üç müslüman denizciyi zindandan çıkarıp yanına alıyor.  Ikisinin kimliği belli olunca denize atılıyor.  Üçüncü kişi kimliğini çok iyi saklıyor ve denizde Kristof kolomba yardımcı oluyor. Bu kişi kim mi? Ibni macid. Pusulasının geliştirilmesine yardımcı olan Ibni macid mi bilinmez. Bilinen bir şey varsa pusula, usturlap, uzay geometrisi hesabı ve enlem - boylam hesaplarını o devirde müslümanların yapıyor olması ve batılı gezginlerinde müslümanlardan yardım alarak yola çıktığı.


Bunlar o devire ışık tutması için sadece küçük bir örnek.  Bunun gibi niceleri var.
Daha detaylı bilgi için kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Allaha emanet olun.

21 Ağustos 2015 Cuma

Martin Lings - Tasavvuf Nedir

"Hz. Muhammedin hayatı" adlı kitaptan dolayı okuyan okumayan herkes yazarı bilir. Ben okumayanlardanım. Herkes okuyorya illa bende tersini yapacağım. 
Babam almıştı. Okurum diye kendi kitaplarımın yanına aldım,  okumadım.


 Köye gelince buradaki kitaplardan okuyayım dedim. Kitabı o vasıta ile tanımış oldum.
 Amcam ve babamdan kalma kitaplardan oluşan mini bir kütüphane var. Sayıları az ama kütüphane diyorum çünkü kitaplar kıymetli kitaplar. Çoğu da ilk basımlar.
Bu kitapta akabe yayınlarının ilk basımı. Ocak  1986.
Kitap tasavvuf nedir, ne zaman başlamıştır.  Tasavvuf denince akla hangi gruplar gelmelidir konusuna değiniyor. 
Tasavvuf hakkında bilgi edinmek isteyen ve bu iş için kısa kitaplar okumak isteyenlere tavsiye edilir. Yok ben daha detay isterim diyorsanız Semerkant yayınlarının tasavvuf kitaplarını tavsiye ederim. Daha detaya girip Dilaver Selvi de tavsiye edebilirim.
Benden bu kadar. Allaha emanet olun.


19 Ağustos 2015 Çarşamba

Fındıklıktan Bildiriyorum


Bir yazıyı tamamlamak ne kadar zor olabilir. Kaç kere başladım,  kaldığım yerden devam ettim ben unuttu. 
Her şeyi silip yeniden başlayayım en iyisi. Yok ben tembelim bu kadar yazıp resim paylaşayım. 
 Bu arada soran olursa fındık toplamaya devam. Belki iki güne biter.



Sis gelmiş yağmur yağacak. 


Fındıklık ve fındık harmanı


Belli olmasada orada patika yolu var.






Yollar bitmez.



Fındık ve mısır. Karadenizde olmazsa olmaz.



Fındık patosu.

Benden bu kadar.



11 Ağustos 2015 Salı

Şark Mektupları

Kitabı yıllar önce not almışım.  Ne anlatır, kim yazmış haberim yok. Daha sonra seyehatname, mektup,  anı türünden kitap okumaya karar verince yeni kitap listesi yaptım.  Kitap iki listede de olunca okumaya karar verdim.
Nette pek fazla olumlu eleştiri vardı.  Hak verdim mi? Kısmen.


Kitabın başında pek olumlu düşünceler yok. Sonlarda kadınları gören biri olarak kadınlar hakkında düşüncelerini yazmış.  
Erkek seyyahlar kadınlar hakkında yazı yazmaya bilgileri olmadığı için Şark mektupları bu konuda bir ilk. 
Türk kadınının güzel ve zarif olduğunu her fırsatta vurguluyor.  
Onun dışında kaydsa değer pek bir şey yok. Daha doğrusu vardır da bu tarz kitaplar okuyanlar için yok.
Bu arada kitapta bilmediğim pek çok kelime vardı.  TDK Sözlükden bakıpta bulamadığım kelimeler oldu.
Fikir vermesi açısından okunmalı.
Allaha emanet olun.

2 Ağustos 2015 Pazar

Hapsiyaş Köprüsü ( Kiremitli köprü ) Of - Trabzon

Eskiden köyler sakin olurdu, kimsecikler olmazdı.  Fındık toplar, tek sosyal etkinlik olan yaylalara gidilirdi. Yıllar geçti büyük şehir insanı boğmaya başladı o vakit köyün kıymeti bilindi. 
Bizde akraba bol ama birlikte gezilip tozulmaz. Zamanla kuzenler kaynaşmış, gezi planları yapılmış. Bizede icabet etmek düştü. 
Gezi yeri Of Hapsiyaş köprüsü. 
Arabadan inince güzel bir manzara bizi karşıladı.  Oldum olası su sesine hayran olmuşumdur. 



Kahvaltı yapıldıktan su etrafına yayıldık.  Ayaklar suya sokuldu. Bol bol resim  çekildi.  Atandı zıplandı. Bizden başka kimse yokmuş gibi vakit geçirildi. Halbuki Araplar fıldır fıldır geziyordu. Bir ara Filistinli kadın geldi bizle resim çekildi. 
 "Türk görünce yadırgadı " diyerek espirisi yapılacak kadar Arap vardı.  


 Bu da ispatı

Biraz eğlendikten sonra gözümüzü açıp incelemelerde bulunduk.




Köprü 1935 yılında yapılıyor.   


Kayalar üzerine oturtulan kesme taş ayakları, ahşap gövdesi ve üzerini örten kiremitli çatısıyla görülmeye değer.




Köprü hakkında netten bilgi taraması yaparken 2002 yılında aslına uygun restore edildiği bilgisine ulaştım.  Eski fotoğraflar ve şimdiki halini kıyaslayıncan aslına uygunluk kavramını farklı yorumladığım fark ettim. 
 Bir kez daha anladım ki biz turizmden anlamıyoruz. Tamam ilk bakışta güzel gözüküyor.  Yol kenarı beton yığını olmuş.  Güzel bir işletme düşünülmüş ama uygulanmamış. İşletme niyetine bir mekan düşünülmüş.  Camların, lavoboların etiketleri üzerinde içini pislik götürüyor. Mescid binası var kapısı kilitli. Kamelyalar, piknik yerleri yapılmış su niyetine çeşme yapılmamış.  

Mekan Uzungöl yolu üstünde olduğu için geleni gideni bol. Onca bakımsızlığa rağmen rağbet fazla ise bakım yapılsa neler olur siz düşünün. 
Son cümlelerden sonra beğenmediği düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Yolunuz düşerse gidin görün.