31 Aralık 2018 Pazartesi

2018'e Veda Ederken

2018!
Nasıl bir yılsın düşününce aklıma sadece yorgunluklar geliyor. Hiç mi güzel bir şey olmadı?

Tatil yaptık mı mesela.

Kurbanda köye gittik. Yorucu ama eğlenceli bir yolculuk yaptık.   Az biraz gezdik. Yeniden Rafting yaptık.  Gün batısınında yüzdük.
Yeni yeni minik şelaleler keşfetti. Sislerde kaybolduk.

Kuzenimin düğünü için orduya gittik. 

Sahi fufulu evlendirdik, bahsettim mi?


Baba tarafından 14 kuzeniz. 8 kız 6 erkek.  Genel olarak birlikte büyüdük. 
 Hayat meşgalesi yollarımızı ayırsa da gönüller hep bir.

Efendim bu kuzenlerden sadece 3 erkek evli idi.
 Kızların bekarlığı milletin dilinde demeye gerek var mı? :)

 Olur da biri evlenirse kırk gün kırk gece eğlence yapacaktık.
Oldu mu? Hayır. 
İşten çıkıp eve gelmek  bile o kadar zor geliyordu ki fufulun düğün hazırlıklarına zerre yardımcı olamadık.

En yakınının elinden tutamak mı, daha dün çocukken bir anda büyümek mi zor geldi bilinmez içim bir tuhaf.

Yaşlanıyorum ve yalnız kalmak fikri çok korkutucu.

...

Efendim düğün aşamasında hiç olmamam gelinin yararına olmuş olabilir.  Bir kere gelinlik bakmaya gittim, küçük detaylarla kızın burnundan getirdim.
 Neymiş ayrıntılara dikkat etmemek gerekmiş.

Nikah öncesi kibrithane de çekim vardı orada günü başlattık. Düğünü Ordu da fındık bahçesinde bitirdik.


...

2018 de yeni işe başlamıştım artık eski oldum. O kadar eskidim ki iş değiştirmeyi düşünüyorum.
Ruhen çökmeme sebep oldu.
Kaliteli insanlarla muhatta olmak istiyorum.
Ne üç kuruşun hesabını yapsın ne de marka çantasını, eşarbını  gözümüze soksun.
Herşeyin gösterişini yapan içi boş insancıklar 2019 da benden uzak olun e mi.
Allahım hayırlı insanlarla karşılaştır.

...

2018 de az gezdim, az okudum bolca uyudum.
O kadar az okudum ki yazsam mı pek bilemedim.
11 kitap. Bir o kadar da başlayıp yarım kalanlar var.

11 kitap kolay özetlenir.

Geçen sene kitaplara giriş yapıp bırakmışım,  başka başka hedefler koymuşum. Uydum mu?
  Hayır tabiki.


13 kitabın 6 tanesi bitmiş, diğerleri 2019 'a artık.

2018 okumaları

Samiha Ayverdi -Dost

Paul Auster - Newyork Üçlemesi ve Brooklin Çılgınlığı



Yazarın tarzı herkese güzel gelmesede ben sevdim.

Faik Baysal - Dranada Son gün


William Beckford -Wathek


Kazuo Ishiguro -  Öksüzlüğümüz


Ali Smith - Kadın erkekle buluşur


Erkan aslan - Avcısını Taşıyan Ceylan


Stefan Zweig -Yakıcı Sır


Pascal Quignard -Adı Dilimin Ucunda

Kimberley Freeman -Kır Çiçeği Tepesi


2019 için  hedef koymayaçağım. Önceki yıllarda niyetlenipte yapmadıklarımı yapacağım.
İnsanlar daha az önemseyeçeğim.
Beni yoran insanlarla daha az görüşeceğim.
Hedefim bu olsun.

...

Bu aralar teraryuma merak sardım ama detaya girmeyeceğim.
Spora başladım,  en musait zamanda da diyetisyene gitmem gerek.

...

Herkesle bir giyinmemek için terziye kıyafet diktirmeye başladım.

...

Sırf kafa dinlemek için konser, sinema ve  tiyatroyaya bir süre gitmemeye karar verdim.

Aslında kaliteli insanlarla muhattap olmama meselesi.

...

Sağlıklı sıhhatlı huzurlu yaşayın.  Allaha emanet olun.



21 Kasım 2018 Çarşamba

Şerefiye Sarnıcı - Atlar, Hatlar ve Süleymanname



Şerefiye sarnıcı açılalı ne kadar oldu bilinmez benim aklıma düşeli 6 -7  ay oluyor. Kaç kere plan yaptım bozdum ben bile unuttum. Tek istediğim bir sergiye denk gelmesi idi. Kimin sergisi olduğu önemli değil bir sergi olsun yeter dedim. Gittim ve beklenmedik ilgi çekici bir sergi ile karşılaştım. Mekanın küçük olduğunu gitmeden öğrendiğim için yadırgamadım. Sergide de çok az parça vardı ama ortam ruhu o kadar güzeldi ki az sayıda parça ile de insan ruhu doyabiliyor.
Sergi?


 Atlar, Hatlar ve Süleymanname !


İlginç bir sergi olmuş. İçimden gecen atların bakır olanını evimin bir köşesine koymak isterdim doğrusu. Süleyman Saim Tekcan ismini maalesef daha önce duymadım. 
Resim seven biri olarak Trabzonlu bir ressam dikkat çekici geliyor. 
Tanıştım mı? Hayır.
Yeni biri ile tanışma modum da olmadığım için kendisine hafif tebessüm ederek selamlamakla yetindim. 
Yıllar önce Trabzonlu  bir ressamla tanışmıştım. Konuşmaktan yorulmuştum. Bu sefer tanışmayacağım dedim. 

Sarnıç benim için yeni olsa da geçmişi çooook eskilere dayanmakta. 

Sarnıç dörtyüzlü yıllarda ll. Thedosius tarafından yaptırılmış.  Begrad ormanı civarından Bozdoğan kemeri üzerinden gelen su sarnıclar aracılığı ile büyük saraya taksim edildiği sanılmaktadır. 

Şerefine Sarnıcı yeterli olmayınca bin bir direk sarnıcı ve onun ardından 6. Yüzyılda yere batan Sarnıcı yapılmıştı. Bin bir direk ile arasında bağlantı olduğu tespit edilen Sarnıcın araştırmaları devam etmektedir.


Sarnıç hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır birlikte mevcut sarnıçlara nazaran daha küçük olduğu kabul görmektedir.  


Bin bir direği görmediğim için yorum yapmayacağım ama yere batan sarnıcına göre küçük olduğunu söyleyebilirim. 
32 adet mermer kolon! 


Nette arama yaparken Pera sarnıcına rastladım.  Haritaya göre taksim meydan ama öyle bir yok. Muhtemelen yanlış isim.

İsim yada yeri yanış olsa da planların eski İstanbul olduğu kesin.


Fotoların tamamını daha önce paylaştığım vakfın sitesinden aldım.  Haritalar ve eski fotolar ilginizi çekiyorsa bir tık yaparsınız. 

10 Ekim 2018 Çarşamba

Beyoğlu Sahaflar

Eskiden, her şeyleri sosyal medyada paylaşmazken hayat ne güzeldi. 
Daha samimi idi, kimse gösteriş yapacağım diye anı geçiştirmez tadını çıkarırdı. 
Sahaflar festivali de eski kitaplara plaklar ulaşmak yerine yeni sosyal alanlar oldu. 

Tepe başında minik bir alanda olurdu  sahaflar festivali.  Gider gezerdik aradaki kafede yer olsa da otursak diye beklerdik. 
Sonra taksim meydana taşındı, popüler oldu işin büyüsü kaçtı. En azından benim için kaçtı. 

Sırf bu yüzden geçen sene gitmedim. Gitmedim de önceki senelerde aldığım kitapları okudum demek isterdim ama onuda yapmadım. Yavaş yavaş başka kitaplar okudum. 


2016 da aldıklarımdan 2 kitaba hiç başlamadım iki kitapta yarım. Gerçi BİZ'i okumayı düşünmüyorum. Kimse de ''ver, okurum'' demedi. Kitaplıkta yer kapladığı ile kaldı. 


2014 de aldıklarımdan da okumadıklarım var. Gökyüzü mavi kaldı' nın ilgimi çeken kısımları okuyup kitabı kuzene verdim. Eğil dağların dili çok çok ağır geldi onu da aynı kuzene verdim. Genel olarak 6 kitabı okumadım. 
Gözüm doysun ya 😂😂😂

Bu sene kitap alma işini abartmayacağım dedim. 
Arada alıpta okumadıklarım var malum az alıp hemen okuyacağım dedim. Bakalım kaç aya biter 😏

İş arkaşlarımla dışarıda   başka bir plan yapacaktık. Festivalin son günlerine denk gelince planı buraya çevirdik. Pazar günü son gün kalabalık olur cumartesi iş çıkışı çıkalım mı dedim kabul ettiler. 
Beni kırmamak için geldiklerinden ilgi alanlarına girmedi. Bende bekletmek istemedim.  Çok gezemedik. Tabi bunda kitap fiyatları da etkili oldu. 
Sıfırı ile ikinci el arasında fiyat farkı yoktu resmen. Hal böyle olunca bende  iki kitap ve tanesi 1 liradan 3 tane para ile bu yılki fuar hevesimi aldım. 


Vicdanımı rahatlatmak içinde birine hemen yolda başladım.
Yalnız aklımda bir iki kitap kaldı. Resmen kitap okumayı özlemişim.


Birde bozuk paralarım için albüm almam gerek ama çok pahalı uygun bir yer biliyor musunuz?

Sahi kağıt para albümümü gördünüz mü?

30 Eylül 2018 Pazar

Evvel zaman içinde

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir blogum vardı hevesle gelip bir şeyler paylaştığım,  takip ettiğim. 
Hayat koşuşturmasıyla bir türlü uğrayamadığım.
En son temmuzda paylaşım yapmışım, o da arşiv paylaşımı.
Temmuzdan bu yana çok şey değişti. Daha doğrusu bloğu ihmal ettiğim son bir yılda çok şey değişti.
Hayatımın her anında yeni yeni insanlar, yerler gördüm.
Gördüklerim birlikte hayata bakış açımdan değişti. Daha sakin, daha yorgun biri oldum.
Bu yorgunluğa rağmen yeni yerler görmeye fırsatım oldu çok şükür.

 

İnanılmaz sakin bir bayram geçirdim. Nisanda beri hiç iyi olmadığım için evden dışarı çıkmadan, internete  girmeden bol bol dinlenerek bir bayram.


Çocukluğumun dereleri çöplüğe dönmeden,  suyu kurumadan son karelerimi yakaladım mesela.



Gün batımında yüzdüm.


 Yeniden çılgın bir rafting yaptım.



Yeni yeni şelaleler gördüm.





Gittiğim yerlerde doğadan bir parça aldım.  Büyütürüm sandım ama başaramadım. Doğaya verdiğim zararla kaldım :(


 Yorucu bir yolculuktan sonra İstanbul'a, var oluşun ( aslında varoş ) başkenti canım mahalleme geri döndüm.

Döndüm ki tatil anlayışı olmayan sevgili patronum acısını çıkarsın.  Haftalarca ne tatil yaptın diye söylensin dursun.
:(

29 Temmuz 2018 Pazar

Dağınıklık


5 mart pazar 2017

Dağınık olmak çok zor azizim. Kıyafet giyeceksin aklında bir kombin var şıp diye giyemiyorsun. Neden çünkü kombinin parçaları ayrı ayrı yerlerde. Kim çıkaracak da ütü yapacak. Geçenlerde yeşil gömlek giyecektim baktım uygun eşarp yok. Daha doğrusu son bir kaç ayım iki şal iki eşarpla geçmiş, yeni eşarp seçmeye üşendim.
Baktım ki pek çok şeyi geçiştirip duruyorum. Ilk eşarp askısından başladım.  Hepi topu iki askı var. 20 adet eşarp çıkardım bohcaladım. Kıyıda köşede sakladığınız iki adet eşarp bohçasını atıp yerine bunları koyacağız.

Atmayada kıyamıyorum dikkatinizi çekerim!

Neyse efendim tüm kışı belli kıyafetlerle geçirdim,  giymediğim kıyafetlerimi göz önüne çıkarmaya karar verdim.
Kıyıdan köşeden kıyafetleri çıkardım çok şükür de hangi ara ütüler de yerleştiririm bilmiyorum.
Çay içmeyide özlemişim ütü mütü yapamam, çay keyfi yapayım dedim ve döktüm kitapları. Düzenli tertipli olmak amacından ilk günde sapıyorum farkındayım.  Bir haftalık sürem var. Tarih atıp ara ara buraya yazacağım.  Yayın yapmasam da  kendi hedefimi görürüm.


Çayım bitti, tazeleyip kitapların başına oturacağım.
 Büyük bir ihtimalle kitaplara bakmaktan bugün herhangi bir kitaba başlamam.
Kitap yok,  ütü yok!

Okuduklarımla okunacakları ayırdım, öncelik sıralaması yapacağım. Kararsızlık zor azizim.

13 mart 

Ayırdığım kitaplardan biri bitti, ikincisin yeni başladım. 
Bu aralar e - kitap okuyorum 

Uzun zamandır ütülenmeyi bekleyen parçaları Ayla ütülemiş oldu. 

Etamin masa örtüsüne başladım. Pek ilerleme yok, renkler eksik. 
Dikiş makinasının kutusu dahi açılmadı. 
Spora aksatmadan devam etmeye çalışıyorum. 
Bol bol okuma yapıyorum. 
Henüz AÖF derslerine başlamadım. Ünite dökümünü çıkardım. Kitapları alınca başlayacağım.

31 mart

Spor devam ediyor, henüz ara vermedim.
AÖF'de  20 üniteden 6 'sı bitti. Sınava 29 gün var. Cumartesi sadece pazarlama sınavı var ve sınava girmeyi düşünmüyorum.

Yüksek lisan derslerinde .... hocanın ( kendisi medyada görmeye alıştığımız bir yüz)  bana bir şey katmadığını düşünüyorum. Bu fikre kapıldıysam hiç bir şekilde dersten verim alamam.

Etamin devam ediyor. Lale çok cılız kaldığını söyledi. Menekşe Abla itiraf etmese de tek bir deseni yapamayacağımı o yüzden birbirinden bağımsız desenler kullandığımı düşünüyor. Bu benim ikinci masam ilk ki senini tarif ettiğin gibi dedim. O da inanmış gibi yaptı.


Dikiş makinasını açtığım gün bozdum. Halbuki pazara gidip kumaşlar almıştım.

10 nisan pazartesi

Bir haftadır spora gitmiyorum. Bahanem detoks olsa da asıl sebep gitmek istememem.
Makinem yapıldı, mini elbise diktim.
Etamin ağır ağır ilerliyor.
AÖF sınavları  referandumdan dolayı ertelendi. İki kitap bitti, geriye 10 ünite kaldı. Sınava da 3 hafta kaldı. Aynı gün yüksek lisan sınavı var ve % 50 si ni biliyorum. Sınava kadar her şeyi öğrenirim.

İşten ayrılacağım. Yapılacaklar listesi

Deftarlığa gitmek ( çağaloğlu ) haziranda yapıldı
istanbul üniversitesine gitmek ( beyazıt kampüs yanı ) mayısta yapıldı
KMO dan kayıt sildirmek.
İşkur ' a işsizlik başvurusunda bulunma.
Nurdan'ı ziyaret etmek. Nurdan şehir dışına taşındı.
Tahta kaleye jut + kasnak  almaya gitmek. mayısta  yapıldı

25 nisan salı

Kabataşta bir hafta doldurdum. Dikiş çabalarım beceriksizlikle devam etmekte. Şimdilik elle tutulur bir şey dikmedim.
Etamin işlemelerim şuan için askıda.
Spora gitmeyeli kaç ay oldu bilmiyorum. Kitap okumaya ara ara devam ediyorum.

11 mayıs perşembe

Geçici olarak Nişantaşın da çalışıyorum. Erken kalkmak, iki vasıta değiştirme 1 - 2 saat trafikte durmak çok yoruyor.
Hiç bir şeye mecalim yok.

25 eylül pazartesi 

Temmuzda işten ayrıldım ve köye gittim. Bir ay kaldıktan sonra döndüm. Henüz iş bulmadım. Uzmanlık sınavına hazırlanıyorum.
Şuan için hazırlık aşamasının % 80 'ine sadık kaldım.

Spora başlamadım, sıra bekliyorum.

Etamin seccadenin tek motifi kaldı. İki aydır elime almıyorum. Dikiş makinesı da aynı şekilde.
İki adet etek diktim evde aktif olarak giyiniyorum. Dikişi bitmediği halde pazarda giydiğim bir yeleğim var.

29 temmuz 2018

Okuyupda paylaşmadığım kitaplar üzerine iki satır yazmaya geldim taslaklarda takıldım kaldım. 
Bu yazıyı hayatıma düzen koymak adına başlamıştım. O vakitten bu vakte neler değişti?

 İşe başlayalı 7 ay oldu.

Hala spora başlamadım. 62 kiloyum ve acil zayıflamam gerek.
AÖF sınavlarına dahi girmedim.

Etamin masa örtüm bitmek üzere. 

Hazırlandığım sınavdan iki defa başarılı olamadım. Ciddi anlamda özgüveni yerle bir ediyor.

Son bir senem sürekli hastalık halleri ile geçti. Sadece kendim değil çevremdeki pek çok insan sağlık premleri ile uğraşıyor. Hasta olmayan kimse yok.

Burnumu yaptıralı 9 ay oldu. Marttan beri nefes alamıyorum, doktor alerjiden kaynaklı diyor.
Nisanda diş eti ameliyatı oldum, dikilen parça tutmayacak sandım ama iyiyim.
Halsizliğimle ilgili kullandığım ilaçlardan olsa gerek daha iyiyim.


İlaçlarıma bakıyorum, modern dönem hastalıkları.  Depresyon halleri herkeste var, alerji olmazsa olmaz zaten.

...
Kitap yazmaya gelmiştim, neler yazdım.

...

Güzel şeyler yazmak için az biraz ara vereceğim galiba.
Sağlıcakla kalın efendim.


19 Temmuz 2018 Perşembe

Yapılacaklar listesi


Son bir kaç aydır kolumu kaldıracak halim yok. Çok çabuk yoruluyorum, sürekli uyku hali ve mide bulantısıda çabası. İşyeri hekimimiz mide bulantısının stresten kaynaklı olduğunu ilaç tedavisine  başlamam gerektiğini söyledi, kendisine çok kızdım.  İsyeri hekimi bu böyle olmayacak şunları şunları yap diye elime bir tahlil listesi verdi. Hastaneye gitme aile hekimine git dedi. Ben biliyorum aile hekimi ters bir kadın "sizin liste vermenizi kabul etmeyecek" dedim. O vakit rica eder bir not yazdı.  Sonuç! 

"Isyeri hekimi bunları isteyemez, dolandırıcılığa girer. Onun öngörüler değil benim öngördülerime göre..." mihvalinden bir kamyon laf işittim. Üstüne de fiziksel bir rahatsızlığınız yok  deprosyanda olabilirsiniz dedi.
Depresyon kelimesi nedense canımı çok sıktı, sanki ölümcül bir hastalıkta çare aramam gerek hisstettim.
Ne yapmalıyım,  daha önce nelerden mutlu olurdum düşündüm düşündüm.
Daha önce hayalini kurduğum şeylerin şuan cazip gelmediğini gördüm.
Yinede bir yerden başlamam gerek dedim.

İmza hayalperest'in blogunda 30 yaş öncesi yapılacak 30 şey listesi görünce benimde bir zamanlar hayal edebilen biri olduğunu hatırladım ve bir kaç listeye göz atarak kendime bir liste oluşturdum. 

Hayalim olupta yaptıklarını eklemedim. 

GAP turu mesela. Öğrencilik yıllarımda gittim ama harran evleri ve halfetiyi görmedim.  Mardini tekrar görmek isterdim ama gezmediğim onca yer varken önceliğim olmaz.
Rafting yaptım farklı bir nehirde tekrar yapmak isterim.
Neyse efendim yaptıklarımı değilde yapmayı planladıklarıma geçeyim.
Nereden başlasam ki.
Sizde de var mıdır paylaşınca büyüsün bozulacağını düşünmek?
O yüzden bazı şeyleri üstü kapalı geçeceğim.

Uzatmadan liste mi yapsam ?

1. Doğada kamp kurmak. Daha önce 90 kişilik çadırda kalmıştım bu sefer daha küçüğünü istiyorum.
2. Sodalı gölde yüzmek
3. Buz tutmuş göl altına dalmak.
4. Şelalede yüzmek
5. Teleskop almak
6. Usturlap çizmeye öğrenmek ve doğada kendi yolunu tayin etmek
7. En az 5 tane farklı mağara, şelale,  göl görmek. 
8. Ağaç evde kalmak
9. Kürek çekmek ( matko kanyonu olursa tadından yenmez )
10.Ata binmek
11. Bisiklete binmek 
12. Doğu expresi ile yolculuk yapmak
13. Artivine gitmek
14.Yurt dışına gitmek ( Sri Lanka,  Hindistan, Fas, İran )
15. Okyanusta yüzmek
16. Bilimsel bitki cizim kursuna gitmek (detayına girmek istemediğim hayalim )
17.Ekstrem  sporları yapmak ( paraşüt,  buz tırmanışı,  parasailing)
18.En az 2 tane ağaç dikmek
19.Oryantal öğrenmek
20. En az 10 tane yeni müze görmek
21. Müzikal gitmek
22. İlk yardım öğrenmek
23. Aktif sürücü olmak
24. Resim yeteneğini geliştirmek
25. En az 10 tane belgesel izlemek
26. Para koleksiyonumu devam ettirmek, düzenlemek
27. Kitap çıkarmak (  detayına girmek istemediğim bir madde daha )
28. AÖF Kültürel Miras ve Turizm bölümünü bitirmek, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler bölümünü okumak
29. Dünya mutfaklarını kesfetmek, ( en az 3 farklı ülke mutfağı )
30. 55 kilo olmak ( 62 kiloyum )
31. Boğazdan yürüyerek geçmek. 
32. İşaret dili öğrenmek
33. Köpek sahibi olmak
34. Langoz oranlarına gitmek ( özel bir yer yok aklımda Sakarya'da olur İgneadada )
35. Çocuk sahibi olmak ( herkesin hayali olsa gerek :)   )

Bu arada kan değerlerim çok çok düşükmüş o yüzden yorgunmuşum. Birde depresyon başlangıç evresinde imişim. 
Hazırlandığım sınavlardan başarılı olamamam özgüvenimi yerle bir ettiği doğrudur da bu yüzden depresyonda olamam ya.
 Doktor illaki bir olay sonucu olmak zorunda değil yılların birikimide olabilir dedi. 
Neyse kendime güveniyorum atlatırım ben bu durumu. 
:)
Kalın sağlıcakla. 

Bu arada eklemek istediğiniz maddeler varsa yazabilirsiniz. İlgilimi çekerse eklerim.




30 Haziran 2018 Cumartesi

Michael meets mozart

Türk klasiklarinde sürekli tebdili mekan konusu geçerdi de anlamazdım. Büyüyünce, günlük hayatın koşuşturmasından kaçıp kurtulmak istiyor insan. O zaman önem arz ediyor  "tebdili mekana" kavramını. Ne elzem hir şeymiş, hava gibi su gibi.
 Büyükadanın mehtaplı geceleri, kağıthane'nin meseire yerleri yok. Onun yerine faytono koşulmuş atlarla, yarış atına dönen insanlar almış.  Günlük hayat yorgunluğuna dayanamayan insan evladı kaçmak için zumlara plateslere katılsada nafile, dinlenemiyor !
Anlık nasıl dinlenirki insan.
Ben müzik dinlemeye çalıyorum.  Bazen işe yarıyor.  Bazende aynı seyleri dinlediğim için sıkılıyorum.  


Bunalmış bir halimden karşıma çıktı bu parça,  biraz klasik biraz asi.
Biraz mozart, biraz michael jackson.
Az biraz dinleneceğim deyip kalkıp kaçmak vari :)

Bu güzel yorumu yeni kesfettiğime bakmayın oldukca eski bir parça.  Yani her şeyin çok çabuk tüketildiği bir toplumda eski.
Dinleyiniz efendim.

28 Haziran 2018 Perşembe

Momo ve diğerleri

Bazı şeyleri anlamak benim için gerçekten güç. 
Neden  insanlar bazı şeyleri abartır ki. 
Bir film, bir müzik yada kitap neden bir anda çok sevilir ki. 

Recep İvedik serisi seriye bağlamadığı dönemlerde milletde Şahan hayranlığı vardı,  ara ara bende bakıyor ama abartmıyordum. Sürekli izlenecek kadar yenilikçi bulmuyorum çünkü. Recep Ivedik 1 çıktı ben üniversiteye gidiyorum. Millet nasıl bayıldı,  öldü bitti. 
Birisi yanında gaz çıkarsa,  küfretse öldürsen tarafına bakmayacak kişiler para verdi küfür dinledi. Pes!

Ben  filmi izlemedim, bir ara otobüs yolculuğunda denk geldim zorla kendimi uyuttum. Geçen günde tv de yayınlandı.  Ablam açtı izleyecek ne saçma bir şey öyle. Tamam 3 ve 4 ü izleyip eğlendim ama bu ilk film saçma ötesi.
Bazı moda akımları da aynı etkiyi yapıyor bende. Koca totalarıyla geyikli tayt giyen kadınlar.  Koca göbek altına dar ve kısa paça pantolon giyen adamlar. Yooo bizimle değilsiniz.


Kitaplarda aynı şekilde.  İnsanlar neden abartır ki. Ya da herkes mi beğenir de tek olumsuz kelime kullanmaz. 
Vaktinde momo da çok tutuldu. Herkes öldü bitti, aynı teraneler işte. 
Şahsım adına kitabı alıp okumazdım. Yeğenim için almıştım.  Almışken okudum. 
Abartılcak bir şeyde bulamadım.  
Fazla çocukça,  nasıl bir mesaj verdi anlamadım bile.
Arkadaşa beğenmediği söyledim.  "İllaki bir ders vermek zorunda değil" dedi.  Bir ders çıkarmayacaksam, ebedi bir dilide yoksa neden okudum ki.
Tamam kötü değildi de, güzel de değil ki. En azından benim için değil


22 Haziran 2018 Cuma

33

33 yaş!
Yıllar ne kadar da acımasız ben kendimi bilemeden gitmiş de gitmiş. 
Sahi kendimle ilgili daha ne bilmeliydim ki ? Bildiğim kadarı bile ürkütürken. 
Neden ürküyorum ki? Hani bir kadının en güzel dönemi 33 müş. Aynaya bakıyorum,  oluru bu kadarmış :)
Şaka bir yana yaş 33 olunca ne olurki yada ne olması gerekir ki. 
Olduk işte, hayatta bir değişiklik oldu mu, yok.

Annem olsa (Annem var çok şükürde bu satırları okumayacak ) "evlende yaş almanın bir anlamı olsun " mihvalinde gayet yorucu cümler kurardı.
 Bir benim annem mi böyle, " evlen de evlen".
Sanki kadının başını üstünde oturuyoruz.
Evlenince hayat bir baska mi oluyor, içtiğin suyun, soluduğun havanın tadi mi değişiyor?
Yoksa değişiyor mu? Aydınlatın beni.

33 denince aklınıza ne geliyor. 
Benim aklıma bir insanın kendini ispatlaması geliyor.
Hem kişilik hemde maddi imkanlar açısından.
Fazla mı maddi düşündüm.  Daha süslü cümleler mi kurmalıyım bilemedim.
Süslü cümle kurmayı da bilemem ki.

En iyisi doğum tarihimden bahsedeyim.

Kiraz ayının onunda doğmuşum.
İlk kiraz çıkmış on gün sonra ben doğmuşum kiraz gibi pembiş yanaklarla :)

Yok aslında öyle değil,  kocakarı aylarında biri olur kiraz ayı bizim aylarla arada 10 ya da 13 gün var. O yüzden ben doğum günümü net olarak bilmiyorum. Bazen 20 diyorum, bazen 23 hatta 21.
Özetle ruh halime göre tarihte değişiyor. Doğal olarakta kutlama olunca şaşırıyor insan.

İlk kutlama pazartesi günüydü.  Benim doğum günüm kesinlikle unutulur bu doğum gününü herkes hatırlasın istiyorum dedim.
Kendim unuttum ama karşı taraf unutmamış.
Kutlama muhabbetinden hoşlanmadığı halde.

Sonra memleketten kuzen kutladı.
İşten ayrılan arkadaşım da mesaj attmış, sonra  hediye ile geldi.  kaktüs almış profil fotomda görmüş severim diye almış.
Çok sevindim ama tepkim nasıl olmalı bilemedim.

Madem hatırlanmak istiyorum neden ruh halimi ona göre ayarlamıyorum ki.

Bir süre önce ablamlara teleskop istiyorum demiştim. Kalkıp bana teleskop alınsın beklemiyorum ama şakaçıktan bir anahtarlık alın di mi!

Su yeşili ayakkabılarım var. Bunlara uyan kiyafet istiyorum dedim. Ablamlara kalmadan kendim aldım.  Ablamlarada sakın pasta almayın yemeyeceğim dedim ama almışlar.
Yiyesim yok.  Yine de yedim.
Neden böyleyim ki.

Bir koşu çocukluğuma ineyim.
Çocukluk çok uzak en iyisi 2013 ve 2014 gideyim.
Gittim geldim, fark ettim ki ben bile kendimi ciddiye almazken başkası neden alsın ki.
Neyse efendim ben sizi sıkmayayım.
Rabbim 33 e giren tüm kadınların karşısına güzel insanlar çıkarsın. Hayatları masal kadar güzel geçsin :)

16 Haziran 2018 Cumartesi

Sinema - Takıntılar

Uzun zamandır film izlemiyordum. Bu film karşıma nasıl çıktı hatırlamıyorum.  Konusuna baktığım gibi beğeneceğimi düşündüm ve başladım. 

Film bir grup takıntılı insanın doktorlarını beklerken geçirdikleri zamanı anlatıyor.  Birbirlerinden farklı takıntılar sahip 6 kişiyi konu alan film İspanyol yapımı.  İspanyol filmlerini pek bilmem. Bundan sonraki süreçte yönetmenine dikkat edeceğim kesin.

Vicente Villanueva! Umarım unutmam.

Türk insanı olarak psikoloğa gitme alışkanlığımız yok, haliylide OKB teşhisi koyulan ahbabımızda yok. Bu demek değil ki çevremizdeki kişilerde opsesif kompulsif bozukluğu yok. 

Merdiven çıkarken basamak sayan,
 alışverişte reyon düzelten,
 tekrar tekrar temizlik  yapan ve daha niceleri. 

Özetle film etkileyiciydi. İzlemenizi tavsiye ederim.
Keyifli seyirler.

13 Haziran 2018 Çarşamba

Puhu tv -Şahsiyet

Dizinin fragmanını görünce ne karanlık dizi demiş izlememiştim.
Beğenmemende bir sonuca bağlanmadan yayından kaldırılan kara yazı diziside etkili olmuştur.  İkiside eski demeyin, ben dizileri bittikten sonra izliyorum. Kaç bölüm olduğunu bilmeliyim. Uzun uzun sezonlar sürmemeli. Bittimi bitmedimi düşünmemeliyim.
 Sonu belli olan diziler tam benlik. Bu niyetle başladım şahsiyete. 
Şahsiyeti hatırla diye notlar bırakan seri katil.  Türkiye de bir ilk.
Kişilerin duragan halleri, renk uyumları, çekimler ve konusu gayet etkileyici bir dizi. 


Sevinerek söylemeliyim ki son iki bölüme kadar hikayede tahminde bulunmadım.  Demek ki benden katil olmaz :)


Haluk Bilginer'in oyunculuğunu hep beğenmişimdir.


Cansu Dere yi hep durağan bulmuşumdur rol cuk oturmuş. 

Diğerleri, 
?
....
Ben uzun uzun anlatmayayım. En iyisi izleyin. 
 Sonunda da benim kadar kızın.  Yaşlı neneler gibi kızım o kapıdan geçmeyin diyin. İşin kötü tarafı o bir film deyip kurtalamıyoruz. Biliyoruz ki güzel gözlü,  sırma saçlı pek çok rehyan'a yazık edilmekte. 
:(

25 Mayıs 2018 Cuma

Havadan Sudan # bilemedim kaç

Günler inanılmaz hızlı geçiyor.  Halbuki gün bitmeyecekmiş gibi geliyor. 
Bu akşam bloğ yazı yazacağım diyorum, unutuyorum. Bir bakmışım günler geçmiş gitmiş.

Ne yazsam bilemedim. Karışık bir giriş yapayım.  Daha önce giripde geçemediği sınavdan tekrar kaldım.  Daha doğrusu geçememe ihtimalim yüksek.  Bir öncekinden farklı olarak bu sefer çalışamadım. Zihnim tek satır bir şey okumayı kabul etmiyor. 
Elimdede kasvetli bir kitap okumaya çalışıyorum.


Zorum ne ki rahat okunur bir şey seç di mi, yok illla kasvetli olacak. 
Ruh halimden mi bilinmez okuduklarımdan da menmun kalmadım.
Stefan Zweig 'in yakıcı sır'ı mesela. Yazarın  okuduklarım içinde en az beğendiğim oldu.


Adı dilimin ucunda mesela. Giriş güzel gitti devamını sevemedim.


Danabaş köyünün öyküsünü bitirmedim, bitirmeyeceğim. Bu da can nihayetinde.

Fırsat buldukca müzik dinliyorum. Bir süre sonra o da gürültü gibi geliyor.
Bu na rağmen dinlerken huzur bulduğum bir iki parça var.






Dünyadan sesleri daha öncede paylaşmıştım. Tavsiye edilir, bir göz atınız. 

Ramazan geldi, geldi de bir şey anlamadım.  İş güç telaşı içinden yemek yemeyi çıkarmak dışında bir değişiklik olmadı benim için. 
Ne iftara gittik ne de birilerini ağırladık.
Aslında Süleymaniye iftarı yaptıkda sıradan geçti. 


Özetle bu aralar pek keyifsizim. Hayrolsun bakalım



20 Mayıs 2018 Pazar

Yetişkin Masalları

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde; pireler berber,  develer tellah iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir karı koca varmış.  Bu karı kocanın bir kızı olmuş.  Bir kızı mı! Yooo gökten düşen  elmalar misali üç kız, nur topu gibi.

Bu üç kız masal kahramanlarını bekle ye dursunlar. Beklenenler beklettiklerinden habersiz. Beklemişler beklemişler.

Günler bekleyerek geçmez, geçim sıkıntısı denen şeyde hiç durmadan kaynayan kazan değil ki başında dur bekle.

Mecbur şekerden yapılma evlerden taştan yapılan zindanlara geçmiş tüm masal perileri.
Masal perisi taştan zidanlara taşınırda kazan kaynatan cadılar mağaralarında durur mu?
Onlarda gelmişler işyeri denilen taştan zindanlara. Bu sefer kazalarına fitne tohumu atmışlar. 
Makam demişler,  kariyer demişler,  marka demişler.  Demişlerde demişler. 
İksir o kadar kuvvetli olmuş ki en büyüğünden en küçüğüne kadar herkes bu illetlere tutulmuş.  
Dostluk, muhabbet arka planda kalmış.  En salih düşünceli olan bile en yakınını geçmek için çabalamışta çabalamış. 
Biliyormuş ki çabalamasa  ayaklar altında un ufak olacak. 
Kimse onun içinde sönmek üzere olan dostluk ateşini görmeyecek.  
 O yüzden kalk ve koş peri kızı. Dün kaldığın yerde bekleme, bekleme ki arkandan gelenlerin ayakları altında ezilme!

19 Nisan 2018 Perşembe

Nefes alıyorum

10.4.2018
"Bim bam bom catlasın düşmanlar benimde  artık biten kitabım var"
Yanlış anlaşılmasın kitap falan yazmadım.  Abartısız iki aydir elimde olan kitabı bitirdim.
Nasıl mutluyum anlatamam. Hayatta olduğumun işareti resmen. 

Yazmadım ama ruhen beni yoran bir işim var. Tamam bedenen de yoruluyorum da ruh yorgunluğu farklı bir şey. 
Oturunca, uyanınca,  uyuyunca yada uyanınca geçmiyor.  
İnsanın eli bir şeyede  varmıyor. 


...

  " burnunun yaptırılmış hali bu mu?"   dediği yetmiyormuş gibi bunu ulu orta paylaşıyor. 
 Sonra hayat enerjine ne oldu?

Neye tutunsam ki.
Kitaplara tutunsam olur mu? 
Kitaplara tutunmuş halimde iki ayda bir kitap!
 Halbuki sıkıcı bir kitap değil.  
Daha önce okuduğum kitaplara göre de akıcı.


Çözülmesi gereken bir sır yok. Düz bir anlatım. Yeni başlangıçları konu edinen birbirinden ilginç karakterlere sahip bir kitap.

Paul Auster okurumda kitap /yazar not almam mı?

Yazar olarak Henry David Thoreau ve Edgar Allan Poe yi not almışım.  Poe nin tüm hikayeler kitabını almayı düşünüyorum ama yıllar yıllar sonra :)
Zane Grey 'den Mor Çalılığın Atlıları' nı not almışım ama çevirisi yok.
Kızıl damga 'da şuan için ilgi alanıma girmiyor.
O yüzden tek yazar Poe.

 Kitap güzeldi,  okuyunuz.

...

Bu koşuşturmaca içinde bir iki sinemaya gittim. Aile arasında ya da
Ailecek Şarkınız' a da kahkahalarla güldüm, hiç kimse gülmezken.
Hatta çok gülmemize de güldük.

...

İki satır yazıp işi düşünüyorum.  Sevilmeden yapılan iş böyle oluyor galiba. Rabbim kolaylıklar ihsan eyle. Olmadı sabır ver.


19.4.2018

İnsan evladı çok çabuk alışan bir varlık.  Çalışma şartlarında bir değişiklik yok ama alıştım. Yok bu dedim. Tövbe bismillah çarpılırım. Dahada katlanılamaz oluyor da kabul ediyoruz bazı şeyleri. 
Misal bir aydır nefes alamıyorum doktor olan patronumda halimi görüyor ki 7/ 24 bir aradayız. Git doktoruna görün demiyor. Kontrol zamanım geldi de geçiyor.  Tek dediği damla kullan. Diş için izin almışken kulak burun bogaza mi gitsem dedim. Devlettte yer bulamazsın dedi. 
Diş izni bile zorla verildi. Ameliyattan çıktım işe gittim. 
Diş eti cekilmesinden dolayı  damağımdan parça alınıp etleri çekilen yerlere dikildi. Henüz dikişler alınmadı, bugün pansuman vardı,  herhangi bir sorun yok dendi. Bakalım haftaya kadar neler olacak.

...

Bunca olumsuz durum içinde güzel şeylerde oluyor tabi. Kuzenim nişanlandı. Fuful safinaz artık hangisini kabul ediyorsan Rabbim utandırmasın, hayırlı kapılar açsın, ömür boyu mutlu ol inşallah. 

...

 A101 den kitap aldınız mı?
Çeviriler nasıl olur demeden alıyorum. 


Daha önce aldığım halde okumadığım iki kitap olmasına rağmen yeni kitaplarda aldım. 

Moby Dick bir süredir aklımda idi bulmuşken hemen aldım. 
Sürekli sürekli karşıma çıkıyordu,  umarım beğenirim. Gözüme gözüme sokan kaynakları düşününce ilginc bir tarzın beni beklediğini düşünüyorum. 

Bu kaynaklar Poe'yi de gözüme gözüme sokuyor. Biri bana hediye mi alsa :)







28 Şubat 2018 Çarşamba

Avcısını Taşıyan Ceylan - Erkan Aslan

Aklımda kitap almak yoktu genel bir alışveriş icin Şirinevlere gitmiştim.   Yolum düştükce muhakkak baktığım kitapçıda yayinevi dikkatimi çekti.  Hiç bir kitabını duymadım.  Blog aleminde seriye bağlayıp "ay bayıldım,  çok güzel" diyene de rastlamadım. Tek tük okuyan varsada reklam kokan bloglar içinde kaybolup gitmiştir.
 İş hayatımda dile dökemediğim, içimde kalan ne varsa acısını başka bir şeyden çıkaracağım, hedefimde yayinevi destekli kitap blogları var. Her canım sıkıldıkça açıp iki satır birşey okumak istiyorum  okuyamıyorum. Herkes hirbirinin aynısı!
Özetle evdeki kitaplarım biraz felsefi, populer kitaplardan da gına geldi. Keşfedilmemiş bişeylere ihtiyacım var. 
Ayak üstü yayınevi hakkında araştırma yaptım,  genel okarak olumlu şeyler görünce 3 kitap seçtim. 


Dönüş yolu trafiği sıkıntılı olunca kitabın çoğunu yolda bitirdim. 
Kalan kısmınıda iş aralarında bitirdim. 


Zaten 80 sayfa, hemen bitiyor demeyeceğim. Düşündürüyor.  Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen oldukça başarılı bir öykü kitabı. 
Genel olarak hüzünlü,  yalnız hikayeler. Kalabalık içinde sessizlikler.

Okuyunuz efendim, ilk heyecanlara destek olunuz.

Alıntılar

Meziyetim azdı,  gücüm yok. İçinde tembel bir efendi uyanıp,  uyuttu beni. Ben bile artık bilmem bana giden yolu. 

Gidildi mi gelinmez, gelindi mi gidilmez olan bu uzak'a bu kadar yakın olmak .... bir uçurumun dibinde durmak gibi

...  verilen cevap önemsizmiş, ne söylenirse söylensin zaten herkes istediğini duyacakmış gibi,  umursanmazdı dedemin bilgelik kokan bilgisizliği. 

21 Şubat 2018 Çarşamba

Kız Erkekle Buluşur -Ali Smith

Böyle bir kitap okuduğumu unutmadan not almalıyım.  
Sahi ben ne okudum.


Mitoloji, kadın hakları,  lezbiyenlik ...
Hepsinden az biraz mı? 

Hepsinden az biraz ne demek ki?
Baştan,  en baştan  başlayalım. Her şey bir toz bulutuyken kadın ekrek rolleri belirlenmişti.  Kadının seçme ve  seçilme hakkı yoktu.  
Seçme seçilme!  O ne ki?
Toplumda ikinci planda kalmaları gerekiyordu. Bunun düzenin yıkılması için çok çaba gerekiyordu.
Biz bunu cahiliye dönemi Araplarda da  görsekte tarih bunun daha eskiye dayandığını gösteriyor. 
Kitabın mit yönüde burada başlıyor. 
Kız doğup erkek gibi büyüyen İphis sevdiği kızla  evlenme halleri kurar. Toplum böyle bir şeye hazır değildir. ( Şuanda hazır olmamayı umuyorum,  henüz o kadar açık fikirli değilim. )
Aşk o kadar kutsal bir şeydir ki tanrılar dayanamaz ve kızı oğlana çevirir.

 Günümüzde birbirinden farklı karakterlere sahip iki kız kardeş üzerinden konuyu işliyoruz.

Dil akıcı zevkle okudum. Kısacık kitap olduğu içinde hemen bitti.



Kitabı tavsiye ederim, en azından dili için okuyunuz.