29 Temmuz 2019 Pazartesi

Amasra - Safranbolu


                                                                                             16.07.2019
Yolculuk yapmayı çok severim. Özellikle gece yolculukları.
 Herkesin uyuduğu  vakitte hafif müzik eşliğinde kayıp giden ışıklara bakmak. Bakmak ve akıp giden hayatın muhasebesini tutmak...
Neden bu kadar mutsuzuz, neden hiç bir şey bizi memnun etmiyor...
...

Geçen haftalarda İstanbul da hava kapalı idi. Yola çıkacağım hafta inanılmaz yoğun bir  hafta geçirdim. Gün içerisinde ''akşam yağmur devam etse de güzel bir yolculuk geçirsem'' dedim.  Gündüz dediğimi gece unuttum. Arabanın kalkış saatini beklerken ufladım pufladım. Saat gelse de uyusam dedim. Uyudum mu? Yok .


Ruhum huzursuz olunca bedenimde dinlenemiyor. Bir şekilde kendimi oyalamaya çalışa çalışa sabahı ettim.  Gözümü ilk Zonguldak dolaylarında açtım. Her yer yeşil.

Yeşili nasıl özlemişim onu fark ettim. İşe giderken metro kullanıyorum. İşim gereği sürekli sanayi bölgelerinde geziyorum.
Yeşilin ve sakinliğin huzuru hangi kelimeler ile açıklanabilir ki.
...

Yorucu bir haftanın sonuna sıkıştırılmış iki günlük tatilde  hiç uymadık neredeyse. Bolca gezdik, bolca fotoğraf çekildik. O kadar çok fotoğraf istedim ki arkadaşlar bıktı :)

...
İnsan kınadığı bir şeyi yapmadan ölmezmiş ya bir kez daha yaşadım. 
Anın tadını çıkarmadan sürekli fotoğraf  çekilen insan profillerini hiç anlamamışımdır!
İki güne 1300 fotoğraf sığdırmışız :)


...

Benim ikinci gidişim. İlk gittiğimde içime sinmeyen şeyler vardı diye tekrar batı Karadeniz turu yapmak istiyordum . Arkadaşa söyledim ''olur'' dedi. İki kişi diye niyetlendiğimiz mini tura dört kişi çıktık.



Yola çıktık da kimsenin fotoğraf makinası ve resim çeken telefonu yok. 
Sahi telefonumu çaldırdığımı söylemiş miydim? Bu hikaye uzun sürer es geçiyorum. Arkadaşın şirket telefonu ile Amasra'nın her karesinde. Tokatlı kanyonunun her basamağında resim çekildik.


Gezen insanların fotoğraf eğitimi alması gerektiğini gördük :)
Dört kişilik fotoğrafımız yok, çünkü yurdum insani sadece düğmeye basmayı biliyor :(


Etek giydiğimiz için  zipline yapamadık ata binemedik. Giderseniz bunlara dikkat edin. 

Özetle iki günü dolu dolu yaşadık.




Fırsat bulursak başka bir arkadaşla bulak mencilis mağarasına gideceğiz. Orası da içimde kalan bir yer :)  
....

Gidin gezin hava değiştirin.
Sahi İstanbul dan günü birlik nerelere kaçıyorsunuz?

....


29.07.2019
Bir yazıyı bitirmek bu kadar zor olur mu ya!
Telefonu çaldırınca yeğenimin oyun telefonunu aldım.  Bir kaç ay beni idare etsin dedim ama edemiyor :(
Ses var ama görüntü yok.
Bu zaman zarfında arkadaşla bulakmencilis mağarası için çekiliş kazandık . Çekilişle 5 kadın 5 erkek bedava gidecekti.  Çok istediğimizden olsa gerek ikimizede çıktı.  Heyecanla bilet ayarlamalara girdik. Sonra arkadaşın hamile olduğunu öğrendik.  Artık başka zaman dedik ve geziye erteledik.
Onca plan yapıp gidemediğimize mi, benden 10 yaş küçük birinin hamile olmasına mı üzülsem emin olmadım.
Arkadaş adına tabi ki çok mutlu oldum. Geçen sene tam bu zamanlar düşük yapmıştı.  Şuan abartılı tepkiler vermeden sessizce seviniyorlar. Rabbim tamamına erdirsin inşallah.
...
Bol gezmeli, güzel haberli nice güzel günleriniz olsun.

11 Temmuz 2019 Perşembe

İran Filmi - Şşşşt! Kılar Bağırmaz

Bu filmi de bir klipten yola çıkarak izledim. 
Zarif bir fotoğraf karesi. 
Ne çok da bekliyor insan mutlu olmayı, sevilmeyi  :( 



Klip altında yazan yorumlardan yola çıkarak konuyu sevemeyeceğimi anlamıştım. 
Çocuk istismarı beklemiyordum. O yüzden ilk yarım saatten sonra filmi izlemeyi bıraktım. Aradan bir hafta geçtikten sonra tekrar izlemeye karar verdim. İzlediğime pişman olmadım. Etkileyici bir film.  Görsel olarak çirkin bir şey yok öncelikle onu belirteyim. Konu genel itibarı ile çirkin. Çocuklarını çok sevseler de farklı meşgalelerle ihmal edilen çocukların hazin sonunu görüyoruz. 

Her bir oyuncu gerçekten hissederek oynamış. 
Üzerine çok konuşmayacağım. İzlemenizi tavsiye ederim. 


6 Temmuz 2019 Cumartesi

Edgar Allan Poe - Bir Kudüs Öyküsü

Poe tavsi eden birini hatırlamıyorum. Gazetelerin kitap eklerinden Morgue Sokağı Cinayetini not almışım yıllar öncesinden. 
Not aldığım defter bittikçe yeni deftere geçiyorum. Her yeni defterde bir önceki deftere not alınıp okumayan kitapları da geçiriyorum.
Poe kaç deftere yazıldı da okunmadı ben unuttum.



Aradan zaman geçti. Okuduğum kitaplardan Babil Serisinin ön yazısında ve Paul Auster tavsiyelerinde karşıma çıktı Poe. Kuyu ve sarkaç, Şişede bulunan not muhakkak okunmalı diye notlar aldım. Yine olmadı. 

Sultanahmet kitap fuarına gidince yazarın bulduğum bir kitabını aldım. En azından kalemini görmüş olurum. 
Sonuç? Ne desem bilemedim. Belki ilk kitap için yanlış seçimdir. Başka kitabı okuyunca yorum yapmak daha sağlıklı olacaktır.



İkinci kitabı kendime doğum günü hediyesi olarak aldım,  umarım beğenirim.