27 Kasım 2014 Perşembe

okuyorum

Yuppi kitap okuya biliyorum :)
 Uzun zamandır kitap okuyamayınca incecik iki kitabı bitirdiğine seviniyor, kaldı ki biri çocuk kitabı. 

Ilk kitap Ahmet Ümit ten. 


Sizde benim gibi yazarın masal kitaplarından bihaber misiniz?
Yazar ilgi alanıma girmeyince neler yazar pek takip etmiyorum.
Iki kitabını okudum "Aman aman çok güzel" diyemedim. 

Sınıf kitaplığını oluşturmak için çocuklardan kitap istedim. Gelen kitaplardan biriydi olmayan ülke.  Masalda severim başlayayım dedim. 
Her masal sonunda var olması gereken dersi ben çıkaramadım.  Aman aman diyecek bir konusuda yok. O yüzden kitabı sahibine verdim.

Ikinci kitap bir Yaşar Kemal eseri.


 Ağrı Dağı Efsanesi sürekli adı geçen ama hikayesi bilinmeyen olarak belleğimin bir köşesinde durur. Aydınlığa kavuştu, çok şükür.  Aydınlık Yaşar Kemal eliyle olması güzel. 
Güzel olmasına güzelde olumsuz olarak gördüğüm bir nokta Osmanlı devletini hoş bir şekilde göstermemiş.
Buna rağmen kitabı beğendim.  
Yaşar Kemal okumalarını ara ara devam edeceğim. 
Benden bu kadar. 
Esenkalın. 



15 Kasım 2014 Cumartesi

Neler oluyor hayatta

Allahım neler oluyor hayatta. 

Günler çok  mu çabuk geçiyor.  Dünya kendi etrafında çabuk dönüyorda güneşin etrafında hiç mi dönmüyor.
Gün bitiyor ne olduğunu anlamadan. Gün bitiyorda haftalar geçmiyor gibi.
Sonbaharı gelmiş mi gitmiş mi anlamadım.  Bari kar yağsada kış gelmiş desek.
Okul dönemine hızlı başladık ( geçen seneki okulda çalıştığımı söylemiş miydim).  Geçen seneki öğrenciler başarılı idi. Bu seneki öğrenciler başarısızlar. Moralim bozuldu, hırs yaptım.  Seviyelerini yükselteceğim diye kendimi paraladım.  Sürekli sınav yap, ödev kontrol et, ömür bitti. Hal böyle olunca kitap okumaya vakit bulamıyorum.

En son bir ay önce kitap yazısı yazmışım.  Bir ay içinde neler yaptım kitap okumak yerine?
Kuzenim evlendi.
 3 kız olunca her hafta biri için alış veriş yapıldı. Düğün güzeldi.  Biz yabancının düğününe gider gibi gittiğimiz için halam biraz kırgın. Haklı da uzun zaman bir arada yaşadık, onlar ev alıp biraz uzağa taşındılar her fırsatta gitmek mümkün olmuyor. Ev kurma aşamasında olmasada misafir ağırlama için gitmeliydik.


Rabbim mesud eylesin.

Başka neler yaptım.  Spora başladım. Kezban Parisde misali ilk günden biraz fazla yüklenmişim her yerim ağrıyor. Soranlara on kişi tarafından dövüldüm diyorum :)
Başka başka minik öğrencilerimle pek çok anım var ama başka zamanlara. Sadece geçen seneki tecrübeler işe yarıyor.  Ses yükseltmeden tek kaş ile sınıf susabiliyor.

Kitap yazısı yazmaya gelmiştim hevesim kaçtı galiba.

Ilk kitap varlık yayınlarının yeni hikayeler 1956.


Bakmayın yeni hikaye olduğuna kendisini sahaftan aldım.  Şuan çok iyi tanıdığımız yada artık yazmayan pek çok yazarın ilk hikayeleri.
Güzel olmakla birlikte biraz karamsar hikayeler. Dönemin getirdiği bir şey mi bilemedim. Bir tane neşeli, mutlu sonla biten hikaye yok.
Dikkatimi çeken bir şey paylaşayım.  "Deniz banyosu" tabiri.
ilk olarak Albert Camus'un yabancı adlı kitabında gördüm.
Anladığım kadarı ile bizim plaj dediğimize o dönem banyo deniyor. Yüzmek diye bir tabir yok banyo yapmak var.
Hangi yazarlar var derseniz?
Ahmet Hamdi Tanpınar,
Faik Baysal,
İlhan Tarus,
Ziya Osman Saba,
Cemalettin Akın,
Turan Bakır,
Vus'at Bener,
Sabahattin Kudret Aksal ve daha fazlası.
Hikaye sevenlere seriden bir iki kitap okumalarını tavsiye ederim.

Ikinci kitap dünya klasiklerinden.  Stendhal den kırmızı ve siyah.


Bu kitabı uzun zamandır okumak istiyordum. Kütüphaneden ödünç almak istedim pek çok çevirisi vardı karar vermediğim için kalmıştı. Sahafta görünce alayım dedim.
Benim kitabın sayfa sayısı 702. Çantada taşınmıyor. Bitmesi günler aldı.  Menekşe ablanın başka bir çevirisi vardı.  Onun evine gidince oradan takip ettim. Kitaplarda olay örgüsü parelel gitmiyor. Tuhaf doğrusu.
Baş kahramanımız Juliene yer yer uyuz oldum bazende hak verdim. Kitap sonunu saçma bulsamda kitabı beğendim.
Iki kitabıda tavsiye ederim.

Benden bu kadar bu puslu havada ablamla sonbahar resmi çekmeye gideceğiz.  Artık çürümeyen yaprak bulursak.
Esenkalın.

2 Kasım 2014 Pazar

ve nihayet

Yıllardır Atatürk alberetumuna gitmek için plan yapmışızdır. Sonuç hüsran. 
Artık plan yapmayı bırakmıştım ki öğretmen arkadaş "öğrencileri getireceğiz, gelir misin? " dedi. 
Elime fırsat geçirmişim kaçırır mıyım. 
Ablam çarşamba günü gitmişti. Etraf çürümüş havada soğuk olur dedi.
Bende kendimce kalın giyinmişim. Dondum resmen.


Suyun rengi berrak olsa, güzel güzel yansımalar olsa fena olmazdı.





Sarı yapraklara bayılıyorum. 


Su içindeki ağaçların ne olduğunu bilemedim şimdi. 


Yollar, yollar



Kocayemiş ve alıçlar henüz bitmemiş. 


Türkiyenin çalıları diye NTV den çıkma bir kitap var.
Ablam yeni aldı.  Kitabı bir günde bitirdim güya.  Pek çok ağacı tanımadım. Bu nasıl okuma diye kendime kızıyorum.


 Kitap özentisiz basılmış ondan aklımda kalmamış :)


Bu taşlık alan normalde dere. Biz gittiğimizde kuru idi dereyi takip ederek diğer göle gittik.


 Yanlış hatırlamıyorsam çoban püskülü. 
Çok hoş di mi.

Benden bu kadar. Gitmek isteyene tek uyarım kalın giyinin, eldivenleri unutmayın.  Sahi benim eldivenler nerede?