31 Mart 2013 Pazar

Orda bir köy var uzakta

Uzun yıllar var ki baharda köye gitmedim. Yanlış hatırlamıyorsam 2005 de babaannem hacdan gelmişti o vakit gitmiştik. Bahar bile değildi ya şubat ya marttı ki son günlerde kar yağmıştı ( sahi fotoları arasam bulur muyum?).  
Geçen günlerde köyde yaşayan kuzenimle konuşuyordum Bir lahana çiçeğini anlatmak için 15 dakika giriş yapılır mı? Birde bunun gelişme ve sonuç bölümü var. Sonuç bölümünün özetlemek gerekirse köye gitmem gerek. 





Bu renkleri yerinde görmem gerek. Adını hatırlamadığım minik mavi çiçeklerin görüntüsünü de unutmak üzereyim. 


Balkonda oturup bu manzaranın tadını çıkarmalıyım. 


Kuzenle çene çalarken favori radyomuz TRT fm dinlemeliyiz. 
(uzun süredir dinleyemiyorum)



Hava soğuk olduğu için dereye inemeyiz kalsın şimdilik. 


Ablama gidelim diye baskı yapıyorum ama olmuyor.  Hem maddiyat, hem ablamın izin olma sorunu, hemde kuzen KPSS ye hazırlanıyor rahatsız etmemek lazım. 
Özetle acemi blogger yine resimlerle idare edecek :(

Kardeşim en kısa zamanda Sakarya ya gezmeye gidebileceğimizi söylese de ben erkek milletine güvenmiyorum. Bir bakmışız arkadaşları ile gitmiş olur. 

Neyse ben gideyim canım varoş mahalleme balkondan bakayım.

Esenkalın. 

Not: canım köyüm daha güzelde resimleri nereye kaydetmişiz bilemedim.

20 Mart 2013 Çarşamba

Bloglovin



Bim bam bom benimde artık bloglovinim var. 
Bu nasıl cümle ya. 
Neyse kaynatmayayım. Pek çok blog bloglovin hesabına geçiş yapar da ben durur muyum? 
Bende geçtim galiba :) 
Olayı henüz çözemedim de. Geçiş yaptığı düşünüyorum. 
Yan tarafa bir tık yaparak test edebilirsiniz. Geçmiş miyim söylersiniz değil mi :)
Esen kalın.

17 Mart 2013 Pazar

Blog kampanyaları


Pek çok çekilişin talihlisi olarak daha fazla aç gözlülük yapmayayım dedim ve bir süre hiç bir etkinliğe katılmadım. Ben yokken kimler neler kazandı birazcık takip ettim. Ben katılmadım diye mutlu olan var mıydı bilemedim şimdi :)
 Kendin gidip almaktan daha ziyade acaba bana çıkar mı diye beklemek daha eğlenceli olduğu için kampanyalara katılmaya karar verdim. 
Hepsi bana çıkmasa da olur. Bir tane çıksa kafi. Oda kitap olsun. Kitap çıkmazsa kitap alıp kendime göndereceğim :)


Toz pembenin çok şık pasta takımı için 23 marta kadar tık tık

Acemi gelinin çekilişi için 25 marta kadar tık tık
anılardan seçilmiş in çekilişi için 14 nisana kadar tık tık


Doktor Vildanın çekilişi için 15 nisana kadar tık tık diyorum ama siz tıklamayın olur mu?

Ful atölyenin çekilişi için 20 nisana kadar tık tık

 
Kuzeyin annesinin çekilişi için 22 nisana kadar tık tık



funda modanın lavanta kokulu çekilişi için 29 nisana kadar tık tık

Nihanla makyaj'ın ilk çekilişi için 30 nisana kadar tık tık


Şimdi duydum blogunun çekilişi için 30 nisana kadar tık tık







Modalı anlar blog çekilişi için 20 mayısa kadar tık tık

16 Mart 2013 Cumartesi

Elebaşılar & Hergeleler - Mario Vargas Llosa


 Yazar  ayları kapsamında okumuş olduğum kitaplardan biriydi. Yazar ayları olmasaydı yazar hakkında hiç bir fikrim olmazdı galiba :) Tanımış olduğa sevindim mi acaba? Yorum için başka kitaplarını okumam gerek. 
Kitap iki bölüm, 7 hikayeden oluşuyor. 86 sayfa olduğu için çabuçak bitmesi gerekirdi ama bitmedi. İlk 6 hikayeyi kitabı aldığım zaman okudum. Son hikayeyi ara verdikten sonra okudum. 
Bu arada Doğunun Limanları ve Katre-i Matem  okudum. Arada okumuş olduğum kitaplar hatırına Hergelelere katlandım biraz. 
Kitabın başında açıklamalar var yazar dahi bu yazılarını beğenmemiş ben koşmuş almışım. Almışımdan kasıt kütüphaneden aldım. 
Kitap genel olarak içmek, serserilik etmek ve kız muhabbeti üzerine.
Ben beğenmedim. Yazarı tanımak istiyorum derseniz etkinliğe katılan diğer arkadaşların yorumlarına bakmanızı tavsiye ederim. 

Son itiraf kitabı bitireli iki gün oluyor, varlığını unutmuşum. Taki iade günü aklıma gelen kadar. Süreyi zaten uzatmıştım birde gidip iade etmeye üşeniyorum. 
Pazartesiye kadar elimdeki kitabı yarılarsam yeni kitaplar alırım belki.

Herkese keyifli okumalar. 

13 Mart 2013 Çarşamba

Katre - i Matem - İskender Pala


Moralim çok fena bozuk okuyamıyorum diye cümle kurmayacağım. Moralim yine bozuk, tek fark çok pis kitap okuyorum. 
Malum 3 kız kardeşiz çalışmayan biri olarak çalışanlara göre yatıyoruz (kalmıyoruz o ayrı dava) Günlerdir uykuda tutmuyor. Gece lambasının kör ışığında kitabı bitirdim. 466 sayfa nasıl bitti anlamadım (hepsini bir gecede bitirmedim ).

L& M hariç İskender pala kitaplarımı beğendiğimi söylemiş miydim. Bu kitabı da beğendiğimi belirtmem gerek. 

Roman bir cinayet ile başlıyor, cinayetin etrafında dönüyor diyemem,  cinayetten daha önemli olaylar dönüyor. Kaf dağından gelecek yay kaşlı, servi boylu, mim dudaklı sevgili için ortam hazırlanmakta. Özetle Patrona Halil İsyanı var. Aslında bol bol  lale var.  Nasıl yetişir nasıl kıymet verilir, neden tektir, neden vazoda değilde, saksıda sunulur. 

Her İskender Pala kitabında olduğu gibi altını çizdiğim pek çok satır oldu. Anlamını bilmediğim kelimelerde. Sabrım elverdiği ölçüde ikisini de paylaşacağım. 

Kısa notlar

İzdivaçtan murat iki bedenin değil, iki ruhun birleşmesi, uyumu, tamamlanması değil miydi zaten?

gönül sazının teline hata ile bir kere dokunmaya gör; eğer bozulursa artık bin defa tamire kalkışsan yine düzelmez.

Akıl dediğin bir elmas paresidir; nerede olsa parıldar. 

... sesiniz değil sözünüz yükselsin.

Fakirliğin en büyüğü ahmaklık; zenginliğin en üstünü akıldır. 

İnsanın giyinebileceği en güzel elbise güzel ahlaktır. 

Mini lügat

Abad: mamur,şen
Sazende: çalgıcı
Şahnişin: Şahların oturmasına layık yer.
kündekâr: Kıymetli ağaçları işleyen, marangoz
Giryan: göz yaşı döken
Ülfade: düşmüş fakir, biçare

Öğüt olarak algılayacağımız satırlarla yazıma son vere. 

Her kimde şu özellikler yoktur, aklı tam sayılmaz. Kişi odur ki dünya malından ihtiyacı kadarını alıp fazlasını yoksullara dağıta. Tevazuyu şereften daha fazla seve. İlim istemekten bıkmaya. Başkaların ihtiyaçlarını gidermeyi küçük görmeye. başkasındaki iyilikleri büyütüp kendi iyiliğini hiçe saya. Herkesi kendinden üstün göre...

10 Mart 2013 Pazar

Boğaz

İstanbul da yaşayıp da güzelliğin tadını çıkarmayan var mıdır? Şahsen ben İstanbul'un tadını çıkarmayanlardanım. Uzun süredir evden çıkmadığımı fark ettim. Yaklaşık bir yıldır tiyatroya gitmiyorum. Müze, sergi gezmeyi sevdiğim halde 5- 6 aydır hiç bir sergiye yada müzeye gitmedim (müze kartın yeni uygulamasını pek beğenmedim). Yakın zamanda nerede ne sergisi var onu bile bilmiyorum.  Sinemaya da aylar önce gittim. En son kimin konserine gitmiştim acaba. Umut Akyürek ve Hakan Aysev'in konserine gitmiştim. Tabi aylaaaaaaar önce idi. 


Devrim abla sağolsun arada arayıp şurada bu etkinlik var gidelim diyor. Benim muhakkak bahanem oluyordu.     Bu pazar ekmeyeyim artık dedim. Aziz Mahmut Hüdai hazretlerine gidelim dedik. Yıllar önce gitmiştim, yerini dahi unutmuşum.  


Boğazı da unutmuşum unu fark ettim. 


Eskiden ne sık karşıya geçerdim. 



Güzelim martılarda unutulanlar arasında :(






Tüm gün gezmek ev kızı bünyeme ağır gelse de güzel bir gün geçirdim. 
Tepemize kuş pislemeyeydi iyiydi. 



Menekşe abla seni atlamış olmayayım, inşallah memnun kalmışsındır. 


Sevgili okur benim gibi evde pineklemeyin tepenize kuş pislesede çıkın gezin, baharın tadını çıkarın. Sahi bahar geldi dimi?
Hala işsizim demeyeceğim.
Esenkalın.

3 Mart 2013 Pazar

Doğu'nun Limanları - Amin Maalouf




Yazarın daha önce Yüzüncü Ad adlı kitabını okumuştum. Hikaye kurgu güzeldi ama kitaba adını veren yüzüncü ad ile ilgili bazı noktaları eksik bulduğum için hayal kırıklığına uğramıştım. Bu kitapta da aynı duyguyu yaşadım desem yalan olmaz. Kitabı beğendim ama adı ve arka kapak ile pek bağdaştıramadım.

Kitap kardeşliğini duymayan yoktur. Kitabın adını oradan duygum geçen gün kütüphaneden kitap alırken son anda bu kitabı görüp aldığım bir kitapla değiştirdim. Kitap kardeşliği ile ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim çünkü kitap farklı :) Kitap kardeşliğinde doğudan uzakta okunuyor. Ben doğunun limanlarını okudum. Kitabı bitirene kadarda farkına varmadım. Pişman mıyım hayır. 
Kitap 183 sayfa ve akıcı. Bir günde biter. Benim hedefim bir gündü ama yapacak işlerimden dolayı 3 günde bitti. Sindire sindire okudum desem yeri. 
Kitabı anlatan kişi hakkında bilgi yok. Son ana kadar ortak bir nokta bekledim ama olmadı.  Kahramanımızın babası Türk, anne Ermeni, eşi Yahudi, enişte Arap. Oldukça renkli/ karışık bir aile. Normal bir aile değil zaten. Farklılıklarla birlikte mutlu mesut yaşayacağını düşünen bir babamız var.  Fazla düşünmüş kendi oğlunu ihmal etmiş o ayrı dava :(

 Kitap hakkında çok fazla bilgi vermek istemiyorum. İnsan ruhunun derinliklerinde kalan detayları güzelce anlatmış. Muhakkak okuyun, incecik zaten hemen bitiyor. 

Altını çizdiğim bir kaç satır / paragraf var ama öncesini okumadan kuru kuru bir şey ifade etmediğinden paylaşmıyorum. 

Ben okuduklarımı sindireyim blog aleminde kimler okumuş ne demiş diye keşfe çıkacağım. Beğendiğim paylaşım olursa link veririm. Herkese keyifli okumalar.