13 Mart 2017 Pazartesi

Satranç - Stefan Zweig


Yıllar önce okunacak yazarlar listesi yapmıştım. Yazarın ismi orada geçiyor ama fırsat bulup okuyamıyordum. 
Son zamanlarda blog aleminde sıkça karşıma çıkınca okuyayım dedim. 
Bu sayede okumaya başladığım yazarı anlayacağınız üzere  geç keşfettim. Geç olsun ama güç olmasın yavaş yavaş okurum dedim ve üçüncü kitaba başladım. Üç bitmeden ikinci kitabı paylaşayım istedim. 


Adını sıkça duyduğumuz, ben hariç tüm blog aleminin okuduğu kitabımız  yazarın son kitabı Satranç. 

''Kitap neden bahsediyor ?'' derseniz. 

Kitap bir deniz yolculuğunda geçiyor. 
Ünlü bir satranç ustasının dikkatini çekmek isteyen anlatıcımız ilk etapta şampiyonun dikkatini çekmese de ilginç mühendisin dikkatini çeker. 

Mühendis; En önemsiz oyunda bile yenilmeyi kişiliklerine yapılmış bir hakaret olarak gören o kendinden emin, başarılı insanlardandı. Yaşamda önüne çıkanı devirerek yol almaya alışmış ve somut başarıdan şımarmış, kendi kendinin mimarı bu iri yarı adam, üstün olduğu düşüncesine kendini öyle kaptırmıştı ki, ona karşı koyulmasını kendisine karşı haksız bir ayaklanma» ve neredeyse hakaret olarak algılayan bir tip

Bu hırs  halinde anlatıcı kendilerinin amatör olduğunu, asıl başarının kendilerine küçümseyerek bakan şampiyonu yenmek olduğunu vurgulayınca mühendis şampiyonu bulmaya gider. Bir maç yapmak o kadar basit değildir. Her şeyin değeri para ile ölçülür. Neyse ki mühendisin saçılacak parası bol. 

Bir Bay Czentovic'in bana iyilik yapmasına izin vermektense ve sonunda bir de ona teşekkür etmek durumunda  kalmaktansa, para öderim daha iyi.

Zihniyeti ile yarışa tutulurlar. Yenilen pehlivan güreşmeye doymazmış misali tekrar tekrar yenilirler. Taki o yabancının gelişine kadar. 

Tüm dünyası kara tahta üzerindeki piyonlardan ibaret olan dünyaca ünlü satranç şampiyonu  ile tüm dünyası zihninde oluşturduğu kareler üzerinde taş sürmek olan yabancının  satranç karşılaşması başlamış olur. 
Yabancı bu karşılaşma için tereddütte olsa da ; Beni ilgilendiren ve kafamı kurcalayan tek şey, o zaman hücrede yaşadığım satranç oyunu muydu yoksa delilik mi, o tehlikeli kayalığın hemen önünde miydim yoksa çoktan ötesine geçmiş miydim, bunları açığa çıkarmak için duyduğum gecikmiş merak, yalnızca bu. der  ve turnuvaya başlar. 

Turnuvayı kim mi kazandı ?

Kitap hakkında daha fazla detay vermiyorum. Alıntılarla yazıya son veriyorum. Gitmeden de kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Bütün yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir  kendini beğenmişlik vardı; dünya turnuvasındaki zaferinden beri kendini dünyanın en önemli adamı olarak görüyordu ve bütün bu
zeki, akıllı, göz kamaştırıcı konuşmacıları ve yazarları kendi alanlarında yenmiş olduğunu, üstelik onlardan daha çok kazandığını bilmek, onun o eski güvensizliğini soğuk ve çoğunlukla kabalıkla  özler önüne serilen bir gurura dönüştürdü.

Sabit fikirli, kafasını tek bir düşünceye takmış her türlü insan, yaşamım boyunca beni çekmiştir, çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri  olmayan bir maketini kurarlar.

Bu kurnaz köylünün, derinde  yatan yetersizliğinin arkasında açık vermeme akıllılığı gizleniyor,

En önemsiz oyunda bile yenilmeyi kişiliklerine yapılmış bir hakaret olarak gören o kendinden emin, başarılı insanlardandı. Yaşamda önüne çıkanı devirerek yol almaya alışmış ve somut başarıdan şımarmış, kendi kendinin mimarı bu iriyarı adam, üstün olduğu düşüncesine kendini öyle kaptırmıştı ki, ona karşı koyulmasını kendisine karşı haksız bir ayaklanma» ve neredeyse hakaret olarak algılıyordu. İlk eli kaybedince öfkelendi, uzun uzadıya ve sert bir tavırla, bunun yalnızca bir anlık bir dikkatsizlik yüzünden olduğunu açıklamaya başladı.

Her meslekte gerçek profesyoneller aynı zamanda en iyi iş adamlarıdır.

Bir Bay Czentovic'in bana iyilik yapmasına izin vermektense ve sonunda bir de ona teşekkür etmek durumunda  kalmaktansa, para öderim daha iyi.



Ama yeryüzünde kimin, hiçliğin kölesi olan benim kadar yararsız ve kullanılmayan zamanı vardı ki, kim bu kadar hırs ve  sabırla doluydu?

Bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz. Her birimizi tam bir boşluğa, dış dünyaya sıkı sıkı ya kapalı bir odaya hapsetmekle, eninde sonun da dilimizi çözecek olan baskı, dayak ve soğuk yoluyla dışarıdan değil içeriden yaratılacaktı.

... bir insan yüzü görmedim, bir insan sesi duymadım; göz, kulak, bütün duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu.

Satrancın çekiciliği temelde bir tek şeyden kaynaklanır: Stratejisinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.

Satrancın eşsiz bir yararı vardı, tinsel enerjinin daracık bir alana yönlendirilmesiyle en ağır düşünce eyleminde bile beyni gevşetmiyor, tersine kıvraklığını ve esnekliğini artırıyordu.

Besbelli ruhumuz için yorucu ve tehlikeli olabilecek şeyleri kendiliğinden yok eden gizemli güçler
var beynimizde, çünkü ne zaman geriye dönüp hücre günlerimi düşünmek istesem, sanki beynimde ışık sönüyordu; bana neler olduğunu düşünme yürekliliğini ancak haftalar sonra, işte tam
burada, gemide buldum.



14 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Evet, güzel bir kitap. Ben geç keşfettim o ayrı dava.

      Sil
  2. Okuduğum da çok etkilemişti beni :) Çok severek okumuştum.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yabancı ile şampiyonun karşılaşmasını nefesim tutarak okudum. Etkiliyici bir kitap.

      Sil
  3. Bu ara çok meşhur Zweig hem bloglarda hem instagramda hem de youtube da.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. instagram ve facede aktif olmadığım için bilemem ama blog aleminde sürekli gözümüze gözümüze sokuluyor. O yüzden tereddütle yaklaştım, okuyunca neden o kadar göz önünde duruyor anlamış oldum.

      Sil
  4. İşte alıp okumalı ama nerdee burda türk kitabevi de kitapları çok pahalıya satıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben net üzerinden indirdim. E kitap olarak okudum. Telefondan okumak sıkıntı olsa da bir yerlerde bekleme yaparken ( tüm ömrümüz birilerini beklerken geçiyor ) kitabı bitirebilirsiniz. 60 küsür sayfa zaten.
      Blogunuza baktım geldim mail adresiniz varmış. Ben indirdiğim dosyaları gönderirim size.

      Sil
  5. Az evvel geldiler..ben çok mutlu oldum ya gerçekten düşünmen bile ne güzel ne ince bir davranış çok teşekkür ederim tekrar.💕

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederim, keyifle okuyaçağomdan emin olabilirsiniz :)

    YanıtlaSil

Sizden alalım bir fikir....