7 Ekim 2016 Cuma

Bir Haftalık Tatil # 4 Camlıhemşin

Bir haftalık tatil diye başlık atıyorum da tatil biteli bir ay olacak. Tatili unuttum gittim diyeceğimde unutamıyorum, daha doğrusu unutturmuyorlar.  İş arkadaşlarım 9 gün tatil yaptığımı yüzüme vurup vurup duruyorlar. İşlerin en yoğun olduğu dönemde '' bizde mi iş güvenliği uzmanı olsak, akşam 6 olunca çıksak. 9 gün tatil yapsak'' diyerek inceden inceye dokunduruyorlar. Akşam eve gelincede ablam '' ben çantamı alıp gezmeya çıkaçağım '' diye zil kalesinin manzarasını hatırlatıp duruyor. 
Anlayacağınız unutturmuyorlar. 


Memleketin her yeri ayrı güzel. Herkese de kendi memleketi çok çok güzel geliyor da  bu öyle değil. Resmen pamuk şekeri kıvamında bulutlarla yolculuk yaptık.

                                     
Blog aleminden uzak kalınca konuya nasıl giriş yapılır unuttum resmen. Pat diye giriş yapmayayım ağır ağır ilerleyeyim. 
Efendim Köye gitmeden önce rafting yapma planlarımız vardı. Her şey ertelenir ama rafting olmaz. O niyetle 15 kişi düştük yollara. 
Su seviyesi düşük olunca yaptırılmıyormuş, bir gün öncesinde yağmur  yağmış ama emin değiliz. 
Rize'ye doğru gidip denizi çamur görünce sevindik. Yağmur yağmış su seviyesi yükselmş diye. Boşuna sevindiğimizi inince anladık. Dere çamur içinde gürül gürül akıyor. Su seviyeside çok yüksek. Biraz korktuk, tamam tamam ben bayağı korktum. Yapamam dedim, birileri gazlasın diye bekliyordum ki su seviyesinin fazla olmasından dolayı yapılmıyormuş. 


Nasıl sevindim anlatamam. Bu kadar gelmişken parasailing yapalım dedik de bu suyun üstünde incecik ipe de güvenilmez ki. 


İsteyen yapsın dedik ama gruptan kimse yanaşmadı. 



Bizde düştük yollara. Bulduğumuz her köprü olmasa da bir iki köprüde durup yüzlerce resim çekildik. 


Kardeşim yıl içerisinde bir kaç defa gelmiş, o yüzden bizim hevesli hallerimizi küçümsemiş olsa da biz çok çok eğlendik. 


Şu basamaklara 15 kişiyi sığdırmayı başardık ve başka köprülere doğru yol aldık. 


Bol yeşilli sisli yollardan kıvrıla kıvrıla gittik. Kardeşime yolda dur sis çekelim dedik. Az kaldı sizi süper bir yerde indireceğim dedi ve Zil kalesi manzaralı bir yerde indirdi. 
İyiki de indirdi kaleye gidene kadar sisler dağılmıştı. 


Zil kalesi eskiden gözetleme kulesi imiş. Etrafa baktım ama ağaçlardan gelen gideni göremedim. Neymiş demek ki benden gözcü olmazmış :)


Kalede 3 saat kalmışız. Kardeşimin fikrince tüm günü orada öldürmüşüz. 
Bana kalsa biraz daha kalır, tırmanamadığım kısımlarına da bir şekilde tırmanmayı denerdim. 

Kalenin ardından palovit şelalesine yolumuzu çevirdik. 


Yurdumun her köşesi ayrı güzel. Şelaleyi görünce uzun süre izlemekle yetindik. 
 Suyun yanına inmek için dere üzerine merdiven yapılmış ve merdiveni aynı anda sadece 4 kişi kullanabiliyor. Biraz korka korka suyun yanına indik. Suyun şiddetinden birazcık ıslanınca resim çekilip hemen uzaklaştık. 
Çevrede her şey ilgi çekici. Tek şeritlik yol kayalık gölgenin içinden geçiyor. Öyleki yolun bir kısmında başımıza yağmur bile yağmadı, sadece sacaklardan yağmurun süzülmesi misali yağmurlar bir bölgeden aktı gitti.   Bölgedeki yosun çeşitliliğide başlı başına araştırma konusu olabilir. Çam olmayan ağaçlar yosundan çürümeye doğru yol almış gidiyor. Çocukluk kahramanım Jules Verne kitaplarına geçiş yapmadan bölgeyi  ter ettik. Her an içimdeki çocuk çıkıp fantastik kitap yazabilirdi :)
Şaka bir yana çizim yapabilmeyi çok isterdim. Tek tek gördüklerimi çizebilme fikri harika, ama uzak bir hayal.


Şelale dönüşü trafiğe takıldık. İnip yürümek istedim ama sağanak yağmur vardı. Bizde karadeniz gezilerinde  giymeyeni dövdükleri yağmurluktan almamışız. 
 Bir süre bekledikten sonra bu sefer Ayder yaylasına gittik.


Bir kez daha söylüyorum bizim insanımız turizmden anlamıyor. Devlet bu işe bir el atsın. Turizm  demek bir otel yapmak ve  Çin işi ürünler satmak değildir. 
Her yer otel ve amaçsızca yürüyorsun, trafiği bekliyorsun, insan kalabalığını bekliyorsun. 

Arap kızın biri elindeki ekmeği çekmekle meşgul. Ay ekmek mi dedim afedersiniz. Bildiğiniz kurabiye. Yurdumun herhangi bir yerinde yapınan kurabiye. Geleneksel yemeklerin yapıldığı bir atölye olsa gelen turist hamur yoğursa, sarma sarsa, balık kızartsa emini daha çok dikkat çeker, akılda kalırda  nerde.


Neyse efendim. Gezimiz güzeldi, gidin görün derim. Gidince kendi yorumunuzu kendiniz yaparsınız zaten. 




Bir sonraki gezimin karla içinde olmasını istiyorum, bakalım nasip. 
Allaha emanet olun. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizden alalım bir fikir....