24 Temmuz 2015 Cuma

ibn Fadlan Seyehatnamelersi

Ibn fadlanın X. yy başlarında Abbasi Halifesi Muktedirin Etil Bulgarlarına gönderdiği elçilik heyeti sırasındaki  hatıralarının anlatıldığı seyehatnamesi ile karşınızdayım.

Kitabı  tercih etme sebebim okunabilinecek seyehatnameler taraması yaparken adına sıkça rastlamam.
Özellikle birileri tavsiye etmedi.
 Kitap hakkında yapılan yorumlar kitabın muhtevasından daha fazla!
Kitabın Lütfi Doğan'a ait çevirisi 22 sayfa. Benim kitap Ramazan Şeşen çevirisi.  78 sayfa. Kitabın dip notları olmasa hiç bir şey anlamazdım, çok karışık.  Daldan dala atlamış.


ibn fadlanın mübala sanatını iyi kullandığı sık sık göze çarpıyor. Öyle ki yattığı çadırda soğuktan yanağının mindere yapıştığını iddia edebiliyor.

Abartı sanatına rağmen yeni bilgiler edinebiliyoruz.

Oğuzlar,  Cücenler ve Mogollarda suyun tabu olduğunu.  Onu kirletmemek için suda yıkanmadıklarını. Elbiselerin üzerlerinde parçalara ayrılana kadar giydiklerini.

Oğuzlar da hasta olan kişi için ayrı çadır kurulduğunu bu şekilde kötü ruhları kendilerinden uzak tuttularını.

Başgırtlar denen Türk kavminin Türklerin en belalı, en kötü,  en katil olduklarını.  Onlardan her biri erkeklik uvzu büyüklüğünde, aynı şekilde ağaç yontup üzerlerine astığını. Sefere çıkmak isterse veya düşman üzerine gelirse ona secde ettiğini.

Kuzey bölgelere gidildikce günlerin uzayıp gecenin kısaldığını  ( bunun tam tersi olduğu zamanda yazar bölgeyi terk etmiş olmalı ki bundan bahsetmez).

Bulgar ülkesinde yeşil elmanın bol olduğu ve kızlar tarafından tüketildiğini. Bol miktarda fındık üretildiğini. Ülkede zeytin yağ yada tereyağ olmadığı için balık yağı kullanıldığını, onunda koktuğunu.

Rusların ahlak bakımından zayıf olduklarını. Her işlerini alenen yaşadıklarını/ yaptıklarını.

Türklerin tüm milletler içinde en iyi ok atan millet olduğunu. 

Kırgızların fikir ve düşünce sahibi olduklarını,  kendilerin ait alfabelerinin olduğunu.  Bayraklarının yeşil olduğunu.  Güneye doğru ibadet ettiklerini. Mevsim ve takvim kavramını geliştirdiklerini.

Kutluklarda zina eden kişilerin yakıldığını, adam öldürene kısas tatbik edildiğini  Yaralamalarda tazminat ödendiğini.

Slavların ülkelerinin çok soğuk olduğunu.  Onlar derin mahzenler kazıp üzerini ahşapla örtüğünü.  Gübre ve odunla ısıttıkları suyun buharı ile mahzenleri ısırıklarını öğreniyoruz.

Kitapta bununların dışında başka detaylar olsada onları yazarın hayal gücünün genişliğine veriyorum.


Kitabın sonunda yeterli olmayan bir harita mevcut. Yeterli değil çünkü kitapta çok fazla yer ismi ve nehir ismi geçiyor. Haritada yer bakmak isteyince bulamıyorsun. Hadi nehirler mevsimlik taşıyor, kuruyor onu anladık şehirlerde buhar olmuyor ya! 

Neyse efendim kitap zaman ayırmaya değer mi bilemiyorum. Siz onun yerine kitap hakkında yazılanları okuyun mesela bu yazıyı okuyun. Yeterli olacaktır. 
Esenkalın.



2 yorum:

  1. benim için çok değişik bir konu. hiç duymadım söledikleriniiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seyahatnameler her zaman değişik olmuştur. Arada bir okumak lazım.

      Sil

Sizden alalım bir fikir....