30 Haziran 2018 Cumartesi

Michael meets mozart

Türk klasiklarinde sürekli tebdili mekan konusu geçerdi de anlamazdım. Büyüyünce, günlük hayatın koşuşturmasından kaçıp kurtulmak istiyor insan. O zaman önem arz ediyor  "tebdili mekana" kavramını. Ne elzem hir şeymiş, hava gibi su gibi.
 Büyükadanın mehtaplı geceleri, kağıthane'nin meseire yerleri yok. Onun yerine faytono koşulmuş atlarla, yarış atına dönen insanlar almış.  Günlük hayat yorgunluğuna dayanamayan insan evladı kaçmak için zumlara plateslere katılsada nafile, dinlenemiyor !
Anlık nasıl dinlenirki insan.
Ben müzik dinlemeye çalıyorum.  Bazen işe yarıyor.  Bazende aynı seyleri dinlediğim için sıkılıyorum.  


Bunalmış bir halimden karşıma çıktı bu parça,  biraz klasik biraz asi.
Biraz mozart, biraz michael jackson.
Az biraz dinleneceğim deyip kalkıp kaçmak vari :)

Bu güzel yorumu yeni kesfettiğime bakmayın oldukca eski bir parça.  Yani her şeyin çok çabuk tüketildiği bir toplumda eski.
Dinleyiniz efendim.

4 yorum:

  1. Arada bir şeyler dinlemek , düşüncelere dalmak ve yaşadığın andan uzaklaşmak iyi geliyor insana :)
    Büyükler boşuna dememiş; "Tebdili mekanda ferahlık vardır. " diye :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebdili mekan ferahlığı vermesede bir ferahlık veriyor :)

      Sil

Sizden alalım bir fikir....