25 Mayıs 2013 Cumartesi

Ankara

Ankara diye başlık attım okuyanda içinde Ankara hakkında bilgi verecek sanar. 

Ankara'ya büyük ablam ile gittik. Otobüsün çogunluğunun sınava gidenlerden oluşacağını tahmin ediyorduk ama bu denli kalabalık beklemiyorduk.
Herkes ders çalışıyordu. Acaba birisi çıksa ders anlatsa daha mı faydalı olur dedik zira sağdan soldan gelen sesler farklı farklı insanın kafası karışabiliyor. Birisi elektirik, öteki maden çalışıyor olmuyor :)
Eve dönünce hem resim bakıyoruz hem anlatıyoruz, küçük ablam şaşkınlıkla ''arkalarda beyaz saçlı yaşlı adam var'' dedi. Bizde ''he o tarz amcalarda sınava giriyor'' dedik. Gidip diyecektim amcam git köye yerleş organik tarıma başla ama hanım kız çizgimi bozmayayım dedim :) 

Berbat bir yolculuk geçirdik. Dolmuş gibi her durakta durduk. 6 saat sürecek yolculuk 8 saat sürdü öldüm yorgunluktan. Ha birde muavin çok suratsızdı. Hiç güzel hizmet etmedi.


Ankara da arkadaşımızda kaldık. Sağolsun Şeyma sabah 7 buçukta kahvaltı hazırlamış. 


Uykusuz kalan ablam pek memnun kalmadı :)

Sınavdan sonra Anıtkabir'e gidecektik. Ablamın migreni tutunca bende üniversiteden arkadaşıma gittim. 

Millet evlenmiş barklanmış çoluk çocuğa karışıyor ben hala işsizim :(
Eskileri yad ettik. Bol bol güldük eğlendik. 

Pazar günü Keçiörende oturan kuzenimize kahvaltıya gittik. 
Kendisi pek hamarat. 
Bol resimli bir Ankara yazısı yazamıyorum madem Melek ablanın el işlerine yer vereyim. 

Herkesin evinde olmasa da babaannelerin evinde muhakkak örgüden meyve vardır.



 Bizim evde mısır vardı daha yeni çöpe attık. 
Melek abla buzdolabı duvara çarpmasın diye örmüş çok şirinler.

Çok güzel iğne oyası yapıyor.  Anneme göstermek için örnekleri çektim. 


Maymun iştahlı acemi blogerde yapmak istiyor. Benim yapanlardan neyim eksik. 


Bu da mini havlu. Özellikle annem için çektim.


 Annem bize çeyiz için yaptırmış. Desenleri görseniz havlunun yarısı pullarla dolu. Yazık emeğe o kadar işleniyor madem bir yere kullanılsın. 
Bir ara annemin yaptırdıkları iğne oyaları da paylaşayım aklımda iken.

Melek ablanın maharetleri bunlarla kalmıyor. Bereler atkılar bebe yelekleri de vardı.  Ben resimleri anneme göstermek için çektiğim için manken olarak ablamı kullandık. O yüzden siz göremeyeceksiniz.

Çok şık kırkyama pikeleride unutmamak gerek. Sağolsun ablamlar (biri arkadaş olur) kadının evine uyumaya gitmiş gibi fosur fosur uyudular pikeler kullanılıyordu o yüzden  resmetmek uygun düşmezdi. 
Onlar uyurken acemi blogerin göz kapakları da kapanıyordu ama direndi. Tüm çocuk dergilerini tek tek okudu/okudular. 
Ufaklık 7 yaşında idi. Normalde kimse ile konuşmazmış bizim cazibemize dayanamadı :)
 Bol bol bilim çocuk inceledik. Nasıl imrendim anlatamam. Benim çocukluğumda yoktu (ezik ben ), olsa belki kıymetini bilmezdim oda var. 
Dönüş yolculuğunu anlatmak niyeti yazı yazmaya başladım yazı başka alanlara kaydı. Onuda başka zamana anlatırım. 
Tabi bu kadar uzun bir yazıyı görüp, hala takip ediyorsanız :)



Bu çiçek ne derseniz. İlk defa bir kaktüsüm açtı. Sizinle paylaşayım dedim.
Anneler gününde almıştım, mini tomurcukları vardı taşırken kırmıştım sadece bu kaldı. Resim çekeceğim diye onuda kırdım o ayrı dava. 
Başka bir kaktüsde tomurcuk vermiş bakalım ne zaman açacak. 

Yazıyı sonuna kadar okudunuz mu? Yazarken bir kaç seferde yazdım, o derece sıkıcıyım yani :)

Esenkalın.


2 yorum:

  1. ha haaa ama hepsini çok sevdim ki.
    ilk foto hangi semt acaba.
    :)
    bi de evet ya örme karpuz ve mısır ne çok örerlermiş yaa. kırk yama da.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırk yama benim çocukluğumda yoktu ama. Örgüden bardak atlıklar, kırlentler, gaz lambası için kılıf, ütü kılıfı falan vardı. İlk resim Bahcelievler. Arkadaşın oturduğu sokak.

      Sil

Sizden alalım bir fikir....