19 Şubat 2014 Çarşamba

Şubat okumaları 2


Bir başka tembel insan yazısı ile karşınızdayim :)
Eskiden blog daha mi eğlenceli idi, yoksa ilk heveslerden mi blogları oku oku bitmezdi.
Bu aralar tüm blog aynı kitabı okuyor, aynı kozmetik ürünlerini kullanıyor gibime geliyor.
Hal böyle olunca bloga bakasım gelmiyor.
Kitapları da ard arda bitirmişim madem unutmadan yazıvereyim.

Ilk kitap olan bilim tarihi sohbetlerini uzun zamandır okumayı düşünüyordum.  Ablam güz doneminde yüksek lisans başvuru sınavında işine yarar diye almıştı.  Sınavı merak ediyorsanız ablam sınavı geçip yedek listede idi ama asıllardan sıra gelmedi.

Fuat Sezgin adından önce kurmuş olduğu müzeyi tanıdım.  Gulhane parkı içinde Islam bilim sanat muzesi.
Müze benim çocukluk hayellerimin toplandığı nokta. Müzede pekçok materyal bulunsada benim favorim usturlaplar. Küçükken astronot olmayı hayal ederdim.


Kitap hakkındaki düşüncelerimi yazmam gerekiyordu galiba :) kitap bir röportajın yazıya dökülmüş hali.  Hal böyle olunca dilini beğenemedim.  Bazı yerler tekrar ediyordu. Tekrarlar sıksada bilim tarihi hakkinda fikir sahibi olmama engel olmadı.

Yüz yıllık yalnızlık

Daha önce kitaba başlayıp yarım bırakmışım.  Yazar ayları bahanesi ile kitabı tekrar okumaya kararverdim.


Kitabı bitirdim, ne yazacağıma karar veremedim. 
Kitabı sevdim mi sevmedim mi bilemedim. 
İlk sayfaları daha önce okuduğum için kim kimdir zorlanmadım. Daha önce okurken kitabın başındaki krokiye bakıp bakıp durmuştum. Bu sefer kişileri oturtabildim. 

Kitabı bitirene dek sinir mi oldum, acıdın mı, merak mı ettim duygularımı anlayamadım. 
Nasıl bir aile ya kimse kimse ile ilgilenmiyor. Daha doğru bu nasıl ilgi dedim. kitaptaki yalnızlık o kadar dokundu ki çarpık ilişkiler gözüme batmadı. Tamam gözüme battı ama yalnızlık kadar değil.

Kitabı kütüphaneden ödünç aldım. Oldukça eski bir kitap. 82 basım benden yaşlı. Hem kitap eski hemde konu karmakarışık farklı bir duygu içinde okudum.

Kitaplar konusunda aç gözlü olduğumu birkez daha ispatlamış oldum. Geçenlerde bir kitap severin günlüğü  fazlalık kitaplarını dağıtıyor.  Gündüz baktım " elimde okunmayi bekleyen bir sürü kitap var" dedim kitaplara talip olmadim. Aksam baktım kitapların bir kısmı duruyor. Dayanamadim iki kitaba talip oldum. Kitaplar cuma günü geldi. Iç sese buradan teşekkürler.


Cumartesi günü menekşe abla "kitap alacağım Beyazıt'a gidelim" dedi. Kendisi bir, ben ise dört kitap ile döndüm.  Menekse abla benim gibi değil.  Alıp alıp yığmıyor okudukça alıyor.  


 Geç keşfetmis olduğum samiha ayverdi den iki adet kitap aldım.  Efsane ve memleket hikayelerini uzun zamandır okumak istiyordum bulmuşken aldım.  
6 adet yeni kitabim oldu,  ne zaman okurum bilemem. 

Benim gibi olan pek çok kişi var biliyorum. 

Bol kitaplı günler,  esen kalın efendim. 

5 yorum:

  1. samiha ayverdi yi sevdiysen Safiye Erol u da seversin diye düşünüyorum. Kendisi Safiye Erol a çok değer verirdi....

    YanıtlaSil
  2. Safiye Erol'u daha önce duymamistim. Not alıyorum en kısa zamanda okuyacağım.

    YanıtlaSil
  3. hayırlı sabahlar...yakında başlıyor muyuz Fatih Çıtlak' ın kitabına.... :))) dua ile...

    YanıtlaSil
  4. öncelikle eskiden daha çok paylaşım vardı gerçekten , neredeyse bir durgunluk çöktü bloggerların üzerine sanki ya da benim takibinde olduklarımda böyle , bir iki yazmaya çalışan olsa da genel görüntü böyle.İlk kitap ilginç gerçekten , demek Gülhane içinde müze , gidilecek diye not düşüldü , Yüzyllık yalnızlık ağır biraz evet , belki sonra tekrar okursun , yaşın da genç nasıl olsa:)

    YanıtlaSil
  5. ilk zamanların hevesi galiba...Sonrasında daha değişik, iyi, doyurucu şeyler arıyor insan...

    YanıtlaSil

Sizden alalım bir fikir....